Su 86-Kekik
.
Karşıbağın arkası, dedemin en büyük tarlası her mevsim nadasa, sürmeye-ekmeye, bakmaya, yolmaya, sapa, Karşıbağdaki çatal payamlı, tek dönüm tarlamızdan geçerek, Kayasekideki tarlamıza aşar giderdik, nadasa bırakılan tabanda bazen susam, bazen kelek bazen de fasille sürü geçene dek beklerdik bir yıl bir yarısına buğday ertesi yıl diğer yarısına yine buğday ekerdik ekin yolarken Taşınbaşı’ndan bakardık arkasında bir toz bulutu bırakarak şoseden geçen kamyonlara el sallardık gurbetteki yakınlarımıza “esgercilikdeki emmime bi çok selem et” diye selam yollardık, gurbettekinlerimizi övünç kaynağı bilir gurbetei matah sanır bazen ufka dalardık uçurum kayaların sonunda, yeni filiz kekikler kokardı zaten yetişebildiği yerlerdekileri keçiler kırkardı güç bela bir-iki tutam toplardık hayli bir zaman kekik kokardık Temmuzun sıcağı da olsa güneş ortalığı kavursa da püfür püfür eserdi katırkuyruklu kaya yolakları derin derin nefes alır, göğsümüzü kabartır kollarımızı sonuna kadar açar yumruklarınmızı sıkar, özel birinin adını sayıklar kimse duymayacaksa bağırırdık.. kaya yolaklarında ya acıbadem ya ardıç ağaçları kayalığın alt tarafı çalı bazen mor çiçekli, boz süpürge devşirenlere rastlanırdı ama her mevsim herkesin elinde bir tutam kekik vardı cebimizdekileri çıkarıp ikram edenlere teşekkür ederdik minnetle başkalarına da ikram eder kekik koklardık. |
kalemine sağlık dost