Su 81-Oruç Ayı
demedim bir daha
çok geçmez havlamalar arasında Yan Efenin hep aynı ritmdeki sözde davul sesi bana ’gaz tenekesi’ gibi gelirdi düşünürdüm acaba neden döverlerdi en çok Sarı Ali’nin uyandırması zormuş köyün dışındaki evinin yolu çamur olurmuş yetmezmiş gibi köpekler sıkıştırıyomuş Yanefe yıllar sonra öğrenmiş ki “-aslında bu gad(i)uğrayasıca kişir Sarı İngiliz ilambayı yakar geri yatar meğrem oruç filene tutmazmış “oyusa ha! ağşamdan bi gandil ışıdıvısa olacakmış” “ölse ğetse o haklarını halal etmezimiş” “hadi oruş dutsa yüre(ği) yanmazımış” “kaşlar tefa sürü köpekleri sıkışdırmış” "-uzun cami direk ister dayanmaya yürek ister benim karnım tokdur amma arkadaşım börek ister" Kara Haççanın Alihsanın ırafığı Çırak kandili yanmayanları uyandırırlar ünneyerek kimbilir hangi “-abıla” neyle çomaçlayacak yarım ekmek içinde peynir, yımırta, hatta; katmer, börek olmadı ısıtılmış hakkaşlı çörek şekerim mar ezilecek süzeklerden süzülecek uyan memet abem uyan çok yerim mar gezilecek” Bizim evde davulcu beklenmez, babam kurar askerlik hatırası, Kütahya Çinisi duvar saatimizi çaldığında uyanırdık, elimizde altından sıkı sıkı kavradığımız peynirli çomacımız soğuk su aşılanmış kekik çayımızı yudumlardık neden sonra kalkıp, testilikten davulcuya bakardık, günboyu görüp aldırmadığımız davulcunun “ramazan oğşaması”nı marağ eder, ne taraftaysa oraya yığılır köşkün yıkılmasına hayıflanır dama koşardık “Besmeleyle çıktım yola Selam verdim sağa-sola A benim Şaban abeyim Orucun mubarek ola” Ramazan Bereketi olacak ya, aklına gelen, sofrada her zamanki bulguraşı, kuru erik hoşafının yanında deri peyniri, gül ireçeli, kumpir aşında bir kaç bamya, yer sofrasının etrafına dizilmiş olurduk ve sırtımızdaki örtülerle soğuktan korunurduk "ö(ğ)lenneyin bi direk vurun" derdi dedem, ….. vururduk! agam a(ğ)şamaca tutmuş öyle derdi, günahı obalı onun boynuna aslı olduğunu sanmayon emme, bana ne! onun orucu on benimki öğlene gadar beş öğleden sonra da tutarsam delikli para ikibuçuk guruş babam hep; "-ben Akyol’da ganadından yakaladım çırpındı emme goyvumadım" derdi bunun üzerine benim aklımda oruç: semiz bir horozdu sanki tutamadığım “-evel-eveli, hinciki ğibi ne pangalar takvim veriyo, ne Salih Zeki, ne Saatli Maarif takvimleri var emme galkılıyo, emme galkılmayo hacıdan gelen biri dediydi biz bi ğün erken bayram ederimişiyiz bunu duyunca Kabış Musa da bi ğün sonura bayram ederdi meğer İngiliz cavırı bunara deyo ku “siz neyye Osmannıynan bayram ediyonuz” erken etseler olmaycak ya onar da bizden sonura ederlerimiş Musaya laf annadana gadar göbeği çatladı getdi milletin hilale bakarlarımış işden-gayıtdan hilale-milale bakan-çeken, bizçileyin böğün hankı ğün bilen mi var bi ğün dellal ünnemiş, “-yarın bayram” deye yolmadan geldigde öyle deyividiler ertesi ğün gedip de yolmayı bitirceğdik sözde yolma tarlasında (gecelemeye) ğalannar ertesi ğün çıkdılar geldiler kuşluk vahtında da!; öyle “bayram” etdik bayram dediğimde nerde hinciki ğibi akide şekeri lokum… mekke patlağı nohut gavurası yerine ğöre guru üzüm yalan deği beylerin gonaklarında akide şekeri oludu da millet gapılarında çizilidi gari görsen sonura lokum file olmaya başladı bakma; hincikinnerin dönüp bakmadıklarına” “-hele bi ğün Çataldepe de yolma yoluyoz dal öğlenneyin köy bekçisi Hacı Mamıdın Osman’mıyıdın, kimidin gari bilmeyon Gızıldepeden ünneyo çatlak borazan gibi bekçi dediğin, mıhtar dediğin bireş yönet olmalı deği mi nekbetin ne dediği de anlaşılmayo “- Allah var ya “yonusa köyde bi mukat mı var” deye pirelendi herkeş yangın filen desek duman tütmeyo Söğütlüdekinner “-hökümet böğün bayram deyo” deye ünnediğini annamışlar onnar Garağuzdakınnara onnar Apdal Deresindekinnere onnar Pısılı Bucağındakınnara onar düzdekinnere, güneyidekinnere Çatal Depedekinnere derken habar annaşıldı da… ikindin geçeni de oldu köyde toplaşıldı orucu bozduk da goya bayram etdik. kimileri güvenip de bozmamış bilenner sormuşlar da “bayram günü oruş dutmak mekruh”umuş deye obal vermiş de mehruh ne? bile mi bildik emin değiliz de işin aslı bayram mı etdik yonusa atmışbirledik mi bilemedik gursağımızdan geşmedi taam lokması mükellef bi zufraya da gurulmadık ertesi ğün ederiz deyelek avındık o ğün de zabbahhdan ver elini yolma tarlası saykı yaddan yabandan gelenimiz mi olcak Allah mafaza kazası-cezası çoğu bayram etmektenise gene bekledi iftar vahtını ne ğaldı hunun hurasında deye” “-o ğünner öyleydi işdee” “- aman deyen; getsin de gelmesin eskinki ğünner ne i(n)san yerine gonduk, ne çoban, ne ileşber ne yanaşma, ne ortakçı ne ya(ğ)mır yağardı, ne ekin biter ne bit-pire ne hasdalık geçer gene de en eyi ğünner bu günner bi de o esgin ki gücümüz-guvatımız yerinde olsaydı ne varıdı gönül Allahdan başga ne isder de! hinci ne var de(ğil) mi? o ğünner getsin de gelmesin be ne var hincikinnere o zamannar “yıl yıldan onbir ğün evel geli(r)” delleridi öyleynen bilen bilidi işi-ğücü bi yanna bırakacağan hesabedecen kitabedecen de ne üsdüme ilazım “adam sen de” elinen gelen düğün-bayram demiş el dutuyosa dut, bozuyosa boz kefaret ödeyosa da öde o paşa gönlüyün bilcee iş” DİPNOTLAR kişir: şekli bozuk çiçeğini yani dökmüş kelek, sarışın, çirkince aşırı sarı, yoğun benli sarışın. Kişir: kızıla kaçık sarısaçlı, havuç kafa (keşir:havuç) haçça: hatice ırafık :refik, refakatçı, yandaş, yoldaş, ahbap, arkadaş çırak: zenaat öğrenmek amacıyla ustanın yanında yetişen yardımcı, çocuk, köyde “Çırak” namıyla anılan; (Topal Ismayılın Imız) Ramazan avcı çomaç: dürüm, sıkma, yufka ekmeğin, arasında katık (peynir, yeşil soğan vs.) konularak sarılmış biçimi testilik: su kaplarının konulduğu, akan suyun bir olukla dışaya saptırıldığı yan tahta(tahta yanı)larla kapatılmış iptidai kör balkon köşk : balkon, evin ana duvarlarından daha dışarıya çıkış, görüş alanını genişletmek adına çıkıntı, havalık, kumpir / gumpir: patates ağşamaca / akşamaca: akşama kadar bizçileyin: 1)bizim gibi, 2)bize göre, bizim tarafımızdan bakıldığında. vaht / vahıt / vahit : vakit, zaman dal öğlen: güneşin en tepe noktasında olduğu zaman, öğle vakti, öğle üzeri yönet: uygun vukuat, olay, vaka goya : güya obal / vebal: günah altmışbirlemek: orucun bozulması halinde bir gün kaza(bozulanın yerine), altmış gün de ceza olarak oruç tutulacağı anlamında taam: öğün, yemek, ziyafet, saykı: say ki, sanki RESİM ufukta çataltepe KARŞIDAKİ BOZKIRIN ARDINDA CELEPTAŞ VE EYÜPLER KÖYLERİ VAR bir de terkedilmiş köy Göynücek boztepenin en sağındaki yol Alacainlerden başlayıpköyden geçerek orta en sağdaki Kızılgedikden geçerek Yalvaçtaki Antiochea ya giden saint paola (SENPOL HIRİSTİYAN ) YÜRÜYÜŞ YOLUnun asıl başlangıcı Antalya DEMREdedir. bu resim Gölyeti-Mullapak tepesinden Çekilmiş olup Davulluyu gösterir.. Ağaçların üstü ile geçen yol Gökçealinin suyoludur.. YAZILI Çeşmeye iner.. Yazılıkayadan sonra Analıkızlı (sol ortadaki boz tepeciğinaltı.. o tepecik Yalvaç Müzezindeki KÜP ün çıktığı yerdir. Kızıltepedeki yolun bitimi ile arkada Söğütlü Çeşme ilerisindeki dere de APDAL DERESİdir.. üst tarad KARAGUZ, KARŞIDAKİ BOZ ALAN GÜNEYüst taraftakş yoğun çalılık ın alt tarafı da GÖKÇEALİDİR..Karaguz!un üst tarafıda yangın kulesinin olduğu KIRINBAŞI’dırresimdeki sol üst köşe de ÇATALTEPE.. zümrüt yeşili için ŞÜKÜR resim için Sn Nuri ÖZTÜRK’e teşekkür.. |
Maalesef bizim oralarda hala bu gün bile İranlılarla bayram yaparlar yani Türkiyeden bir gün sonra ve şunu derler Hilal gözükmedi
Usta kalemi ayakta alkışlıyorum
Yüreğine sağlık üstadım
___________________Saygılar