solo ve koro ölümlerkan akıyor zamanın sonundayız halepçeli çocuklar gibi aldanmışız elma kokularına nefesimiz taze masallardan kalma ne çok inanmıştık aydınlanacağına dünyanın kirlendiğinde elimiz yüzümüz ah ne vardı karartmaya hikayeyi bir petrol kuyusuna elmasın karasına değişmeye çocukların gülüşlerini söylesenize ha ne gerek vardı.. kan akıyor ağdalanmış bir dünyanın bacakları arasından sevimli ve ölü çocuk cesetleri var her yanda korkuyu anlatıyor annelerin gözleri her yanı ağıt her yanı feryat etekleri ateş avuçları dua dolu kadınların sesi yükseliyor her yandan en çok da ortadoğudan yalandan kahroluyor ana haber bültenleri hiçbir gemi ağlamıyor umursamıyor hızlı trenler ekolojik denge sevdalıları femenler kahrımızı anlatacak bir gogol’umuz yok şiirimiz fetrette yedi güzel adamamımız susuyor oy havar kim gözyaşını dindir annelerin kim durdur kanamasını mevsimlerin acı düştüğünde yüreklere kim teselli eder gökyüzünü şairler sustuğunda ve erkenden öldürüldüğünde çocuklar kim ağırlar kahrımızı kendi sofrasında bu kapkara acılar karartırken yüzümüzü.. usulca susuyorum kelimelerin gölgesinde kalakalıyorum kan durmazdan akıyor yağıyor durmadan üzerime müruz mücrim ve asi bir tebessüme saklanıyor ağzım duvarlardan kalbimize sinmişse de sloganlar susuyor herkes yakarak bir diğerinin canını herkes kadar susuyorum.. inceden kan sızdıran dudakları düşüyor şiire çocukların aklım acıyor inadına susuyor çiçekler susuyor nato dağılıyor varşova bolşevik adamlar ana arterini zorluyor hayatın gözlerindeki isterik bakışlara sakallarını sıvazlayan dinibütünler gotik dualarla giriyorlar ihanetin kiremit kızılı sancılarına pembe panjurlu villarına kan akıyor minarelerde ezanlar daha bir uşak makamında dualar daha bir yapamacık kabul olmuyor hiçbir dilekçe annelerin kalbi grizu patlamalarında paramparça çocuklar yangınlar içinde çocuklar yangınlara sevdalı çocuklar yanıyor canım yanıyor önce güller soluyor serçeler ve çocuklar hemen ölüyor sonra bir ihtilal diyorum bir ihtilal gelip otursa şöyle şiirin orta doğusuna mevsim hızla değişse diyorum değişen bir şey olmuyor ama kan akıyor Allah’ın baki tebessümü düşüyor toprağa en çok bahar yakışır mağrur çocukların hüznüne merhem olmaya en çok bahar yakışır kutsanmış yenilgilerin izdüşümünü şiire yüklemeye kan akıyor bunu en iyi Allah biliyor.. oy havar! kalabalık ölüyoruz siyah beyaz bir umudu çokça örselenmiş jilet ağzı gibi bastırıyorum yaralı ve pejmurde dilime saçtan tırnağa yaraya dönüyor ömrüm ve kanamalı bir yeryüzüne öykünüyor sol göğsüm göçük altında usulca susuyorum ön sözüne külliyatlar devşirilen yangınların ve ölümlerin tam ortasında artarak büyüyor yaralarım büyüyorum.. |
Rab tecellisini gösterir elbet, ama böylesi kalabalık ve masum ölümler ah böylesi ölümler............es.