Yel tutmuş nefesini fırtınaya mı gebe Deniz üstü rotasız sürüklenen sal kimin Hayat denen parkurda zemin hep mi engebe İncecikmiş kırılmış bu sahipsiz dal kimin
Dağ saklamış güneşi her yer soğuk karanlık Bekleyene sabah var karanlık da bir anlık
Yer gökten alacaklı toprak suya minnettar Hiddetlenip köpüren boz bulanık sel kimin Bin kilitli kapım var zulamda bin anahtar Sırlarıma göz koyan yankesici el kimin
Bağışlamak büyüklük zûl madem ki bedava Şimdi kapanır defter mahşerde sürer dava
Biz duymadık demeyin indirmişler ibreti Diş kesiği kanayan ağızdaki dil kimin Öyle ya ağır gelir insana insan eti Can kimin canan kimin bil bakalım bil kimin
Ektiğini biçersin uzak değil istikbâl Mazlumun dudağından havalanır son ikbâl
Mucizeye kör bakma ince hesap bal petek Mahcubiyet boyası yüzündeki al kimin Uçuşur havalanır riya ile şal etek Kimindir bu vaveylâ bu çaresiz hâl kimin
Hepimize ölüm var uyanın ey ahali Gerçeğin ta kendisi ölüm ins’in nü hali
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BİN KİLİTLİ KAPIM VAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİN KİLİTLİ KAPIM VAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Mucizeye kör bakma ince hesap bal petek Mahcubiyet boyası yüzündeki al kimin Uçuşur havalanır riya ile şal etek Kimindir bu vaveylâ bu çaresiz hâl kimin
Hepimize ölüm var uyanın ey ahali Gerçeğin ta kendisi ölüm ins’in nü hali
GÜNAYDIN DEĞERLİ GÖNÜL DOSTU İNSAN ; YORUMLSARLA DA HAKKI TESLİM EDİLMİŞ BİR ŞİİR...HARİKA BİR YÜREK SESİYDİ..ÇOK ÇOK GÜZEL VE ANLAMLI BİR DUYGU PAYLAŞIMI.. YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN ..KUTLUYORUM EMEĞİNİZİ.. SELAM VE SAYGIMLA..
Mucizeye kör bakma ince hesap bal petek Mahcubiyet boyası yüzündeki al kimin Uçuşur havalanır riya ile şal etek Kimindir bu vaveylâ bu çaresiz hâl kimin
Hepimize ölüm var uyanın ey ahali Gerçeğin ta kendisi ölüm ins’in nü hali
Çok güzeldi Hicran hanım. Keyifle okudum. Tüm samimiyetimle belirtmeliyimki uğur böceği bu şiire biraz hafif kalmış. Şiirin içeriğinden ziyade şekli yönüne bakacak olursak, başarı etkileyici doğrusu. Dizelerdeki vurgular, anlam çarpıştırmaları, hepsinden önemlisi redifsiz kafiyelerin çokluğu şiiri çok kıymetli kılmış. 7+7 yani duraklı 14'lü hece ölçüsüde üzerine kaymak olmuş kutluyorum kardeşim. Son derece başarılı buldum.
Çok emekler verilerek yazılmış bir şiir. Sizin şiirlerinizin hemen hemen hem kitaplarınızdan hemde bu site üzerinden hiç nefes almadan takip eden bir okuyucunuzum. şiirleriniz zaman zaman editörlerin gözünden kaçıyor gibi geliyor bana bir önceki şiirinize yapılan haksızlık beni çok üzmüştü ve yorum yazmak zorunda kaldığım için beni bağışlayın lütfen. haklı olduğuma inandığım için öyle bir yorum yazdım ve şiirinize böcek verilmiş. seçki kuruluna buradan teşekkür ederim... umarım bu tür hatalar aza indirilir bu güzel şiirinizi tebrik eder sizden nice hece şiirler okumak dileğimle. Saygım ve Sevgilerimle...
Etkileyici ... Öyle bir derinlikte, ölçülüp tartılarak kaleme alınmış ki sözler, öyle bir harmanlanmış ki birikim sunulurken okuyucusuna hayran olmamak mümkün değil ...
Binlerce teşekkürler kendi adıma bu defterde yazdığınız için.
eloğlunun biri zamanında dediydi ki,"insan insanın kurdudur"..biz de inandıydık.. Oysa Zeki abim demin ne güzel dedi,"insan insanın YURDUDUR.." O cümlenin üzerine bu bilge şiiri okumak iyi oldu..
Sevgili Hicran... Tek kelimeyle nefis! Hem dörtlükler, hem aralardaki beyitler, hem ölçü; inan bana kusursuz! Son iki dize hele; akla zarar! Zaten orada altın vuruşunu yapıyor şiir ve bitiriyor bizi...
Böyle bir şöleni bizlere yaşattığın için sonsuz teşekkürler...
tek kelime ile emek işi muazzam bir çalışma. şâirliğin bir yaradılış semeresi olduğuna bir kere daha inandım. o doğuştan verilmiş bir özellik bence. geliştirilebilir fakat baştan yoksa o vergi fazlaca yapacak bir şey yok. bunun eğitimle filan da çok ilintili olduğunu sanmıyorum ki öyle olsa en iyi eserleri türkologlar dil bilimciler yazardı...
ve şiir; bir kere titizliği ve bakımı bile tek başına okumaya yeterli bence. ki içeriği derinliği ahengi ve su gibi akması örüntüsü görüntüsü ile de örnek. ayrıca cinasları göz alıcı...
affımla birlikte bir iki yere takıldı gözüm. ilki ilk dörtlükteli bir dize sanki azcık yerini yadırgamış gibi geldi bana
"İncecikmiş kırılmış bu sahipsiz dal kimin" buradaki incecikmiş ve kırılmış art arda uyumu bozmuş gibi ve ayrıca sahipsizlikle de çok iyi örtüşmemiş sanki.
bir de ;
"Can kimin canan kimin bil bakalım bil kimin" buradaki son kullanılan "bil kimin" de havada mı kalmış ne. belki de "bil " aklı veya bilmek anlamak yetisi olarak alınmış ve o da senin değil insan denmiş! doğru olarak... ama şiirsel olarak pek yakışmamış yerine daha uygun bir tümce olabilirmiş.
ve final;
şiirin tüm yükünü çeker derece kuvvetli olmalı dediğimiz hipotezinin tam tamına örneği. özel tebrik.
bunlar kesinlikle çok çok beğenimden sebeptir. ve sanırım siz heceye daha uygun bir kaleme sahipsiniz. bir serbestçi olarak hece şiirine kattığınız yeni soluk için ve alışılmışlıktan uzak zevkle okunur şiirler yazdığınız için minnetlerimi sunarım.
öncelikle övgüleriniz beğenileriniz ve teşvik edici yorumlarınız için çok teşekkür ederim… elbette ki her türlü eleştiriye ve öneriye kendimizi geliştirmemiz bakımından açık olmalıyız en azından ben açığım…
ilk takıldığınız bölüm için şunu diyebilirim savunma değil bu kesinlikle o bölümü yazarken şunu düşündüm bir dal var incecik nazenin kırılgan ve kırılmış tabi ki de kırılmadan önce bir ağaca ait ama kırıldıktan sonra sahipsiz kalmış hani biz insanlar da öyleyizdir da genelde düşene el uzatmayız sahip çıkmayız
ifade etmek istediğim buydu ….
ikinci takıldığınız bölüm için de haklı olabilirsiniz beni de epey zorladı yazarken o kısım o dörtlükte de şunu anlatmak istedim aslında biz insanlar ibret almaktan çok yoksunuz hani illaki kendi başımıza bir musibet gelmeli ki ders alalım indirim günlerinde ibret satışa çıksa bile kimse ilgilenmez dönüp bakmaz üzerine uyup uymayacağını denemez bile.. ki her şey biz insanlar için, düşmek de ölmek de … yarın ne olacağız muamma… ve dil … hem ağu hem bal… konuşmak kolaydır da sahip çıkmak diline zordur… dişinle bazen kendi dilini ısırman gerekebilir uyarmak için… İnsana insan eti hep ağır gelmiştir… bir insanın sorumluluğunu üstlenmek hep zor gelmiştir… bu ana ve baba için asla geçerli değil… ama güçten düşen ana baba yük oluverir evlada… bu son dizede anlatmak istediğim de
can kimin canan kimin, bil bakalım bil kimin
biz, sevdiklerimiz, her şey, hepimiz O’na Allah’a ait değil miyiz önce can sonra canan deriz ya önceliğimiz vardır hep burada öncelik falan yok hepsi O’nun diğer dörtlüklerdeki ‘’ne kimin’’ sorusuna bir cevap var (sal, dal, el… gibi…) ama bu dizede ne kimin sorusu yok kastettiğiniz gibi bil orada aklı ifade etmiyor… ‘’bil bakalım bil kimin’’ bir bütün olarak düşünün bir soru var ama ‘’bil’’ in kime ait olduğu sorusu değil… can ve cananın kime ait olduğu sorusu…
o dörtlük üzerinde de çok düşündüm emin olun… bir başkası çok daha güzel bir şekilde ifade edebilirdi mutlaka … ama açıklamamdan sonra ne demek istediğimi belki anlatabilmişimdir…
öncelikle övgüleriniz beğenileriniz ve teşvik edici yorumlarınız için çok teşekkür ederim… elbette ki her türlü eleştiriye ve öneriye kendimizi geliştirmemiz bakımından açık olmalıyız en azından ben açığım…
ilk takıldığınız bölüm için şunu diyebilirim savunma değil bu kesinlikle o bölümü yazarken şunu düşündüm bir dal var incecik nazenin kırılgan ve kırılmış tabi ki de kırılmadan önce bir ağaca ait ama kırıldıktan sonra sahipsiz kalmış hani biz insanlar da öyleyizdir da genelde düşene el uzatmayız sahip çıkmayız
ifade etmek istediğim buydu ….
ikinci takıldığınız bölüm için de haklı olabilirsiniz beni de epey zorladı yazarken o kısım o dörtlükte de şunu anlatmak istedim aslında biz insanlar ibret almaktan çok yoksunuz hani illaki kendi başımıza bir musibet gelmeli ki ders alalım indirim günlerinde ibret satışa çıksa bile kimse ilgilenmez dönüp bakmaz üzerine uyup uymayacağını denemez bile.. ki her şey biz insanlar için, düşmek de ölmek de … yarın ne olacağız muamma… ve dil … hem ağu hem bal… konuşmak kolaydır da sahip çıkmak diline zordur… dişinle bazen kendi dilini ısırman gerekebilir uyarmak için… İnsana insan eti hep ağır gelmiştir… bir insanın sorumluluğunu üstlenmek hep zor gelmiştir… bu ana ve baba için asla geçerli değil… ama güçten düşen ana baba yük oluverir evlada… bu son dizede anlatmak istediğim de
can kimin canan kimin, bil bakalım bil kimin
biz, sevdiklerimiz, her şey, hepimiz O’na Allah’a ait değil miyiz önce can sonra canan deriz ya önceliğimiz vardır hep burada öncelik falan yok hepsi O’nun diğer dörtlüklerdeki ‘’ne kimin’’ sorusuna bir cevap var (sal, dal, el… gibi…) ama bu dizede ne kimin sorusu yok kastettiğiniz gibi bil orada aklı ifade etmiyor… ‘’bil bakalım bil kimin’’ bir bütün olarak düşünün bir soru var ama ‘’bil’’ in kime ait olduğu sorusu değil… can ve cananın kime ait olduğu sorusu…
o dörtlük üzerinde de çok düşündüm emin olun… bir başkası çok daha güzel bir şekilde ifade edebilirdi mutlaka … ama açıklamamdan sonra ne demek istediğimi belki anlatabilmişimdir…