Serfiraz on dördünde, yediveren morçiçekti. Yolları aşındırıp, çıplak ayak koşandı o. Baharda yeşerecek, yazda meyve verecekti, Köprü kurup umuda, ırmakları aşandı o.
Elinde diploması, kepini savuracaktı, Ömrünce düşlediği, beklediği bir andı o. Hedefinde cehalet, tam kalbinden vuracaktı, Kabına sığmayıp da, seller gibi coşandı o.
Bir gün dedi babası, verdim seni gidiyorsun. Muallim olacakmış, duyamadım ne diyorsun? Kimden aldın bu yüzü, itiraz mı ediyorsun? Öfkesi tokadından, yumruğundan taşandı o.
N’olmuş yani adamın, evde varsa üç karısı? Evlek evlek tarlalar, onundur köyün yarısı, Senden sonra Kiraz’ın, başına olsun darısı, Beslenip de şer ile şeytanla yarışandı o.
Kurduğu hayalleri, dibe çeken ağır taştı, Hevesi kursağında, bağdaş kurdu ağırlaştı, Biricik anacığı, duymaz oldu sağırlaştı, Diline bir ket vurup, suskunluğu kuşandı o.
Başında telli duvak, parmağında kelepçesi, Ellerinde al kına, sanki ölümün pençesi, Sırtına tekme vurdu, kaderin hain ökçesi, İz bırakan yaşını, silmedi perişandı o.
Bir zamanlar tavanda, gıcırdardı paslı halka, Tahta beşik misali, sallandı birden baraka, Elindeki urganı, düğümledi son dakika, Özgürlüğe taktığı, boynundaki nişandı o.
Mersin gibi gözleri, dökülmüşler yerde şimdi, Gölgeli kirpikleri, buğulu bir perde şimdi, Işığını yitirmiş, bilinmez ki nerde şimdi? Karanlık gecelerde, parlayan kehkeşandı o.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SERFİRAZ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SERFİRAZ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Töreden bir temayı öykü formatında şiire başarı ile taşıdığınız bu dizelerdeki lirizm insanı hüzünlendirirken, şiirin derinlerinden kendini hissettiren ve töreye yönelen hiciv ise kara kara düşündürmektedir. Şiir dışında bir parantez açmak istiyorum: Şairin tek ilham kaynağı aşk olmamalı, zira aşk iki kişiliktir dar bir alandır. Oysa şiir doğası gereği öyle geniş sınırları olan bir alandır ki; ne ala böyle nadir örneklerle bu alanı keşfede bilene. Elbette aşkta vaz geçilmez bir alan, ama şair yazarken bir misyon üstlenmeli, yani her şiirinde bir sosyal yaraya, bir sosyal sevince, bir sosyal özleme temas edebilmeliki, şiir okuma oranının neredeyse sadece yazanların okuduğu bir düzeyden, geniş kitlelerin şiirle hemhal olduğu, okuduğu, otobüslerde şiir tartıştığı bir düzeye gelelim. Bu pencereden şiiriniz içerik yönünden de değer arzetmektedir. Saygılarımla...
İÇİM YANDI OKURKEN NE YAZIK Kİ ÜLKEMİZDE DE KIZLARIMIZ ÇOCUK YAŞTA EVLENDİRİLİYOR BU NASIL ANNE BU NASIL BABA ? İSYAN EDESİM GELİYOR DEVLET Mİ ? O MIŞIL MIŞIL UYKUDA ÇIĞLIKLARI DUYMUYOR YÜREKTAN KUTLUYORUM KALEMİNİ NEŞE ABLASININ CANI SEVGİLERİMLE
Mersin gibi gözleri, dökülmüşler yerde şimdi, Gölgeli kirpikleri, buğulu bir perde şimdi, Işığını yitirmiş, bilinmez ki nerde şimdi? Karanlık gecelerde, parlayan kehkeşandı o.
Şiiri okudukça içim kan ağladı sevgili Hicran ...maalesef acı gerçekler bir tokat gibi çarpsa da yüzümüze, buna ne çare babalar kızlarını sattıktan sonra
bize sadece üzülmek kalıyor ve de lanet etmek...Duyarlı yüreğiniz güzel yazan kaleminiz var olsun...sevgilerimle..
Elinde diploması, kepini savuracaktı, Ömrünce düşlediği, beklediği bir andı o. Hedefinde cehalet, tam kalbinden vuracaktı, Kabına sığmayıp da, seller gibi coşandı o.
Başında telli duvak, parmağında kelepçesi, Ellerinde al kına, sanki ölümün pençesi, Sırtına tekme vurdu, kaderin hain ökçesi, İz bırakan yaşını, silmedi perişandı o.
GÜNAYDIN GÖNÜL DOSTU İNSAN ; DÜŞÜNDÜREN İÇ ACITAN BİR DUYGU PAYLAŞIMIYDI AMA HER ŞEYİYLE HARİKAYDI... YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN ..KUTLUYORUM EMEĞİNİZİ.. SELAM VE SAYGIMLA..
Bir zamanlar tavanda, gıcırdardı paslı halka, Tahta beşik misali, sallandı birden baraka, Elindeki urganı, düğümledi son dakika, Özgürlüğe taktığı, boynundaki nişandı o.
Mersin gibi gözleri, dökülmüşler yerde şimdi, Gölgeli kirpikleri, buğulu bir perde şimdi, Işığını yitirmiş, bilinmez ki nerde şimdi? Karanlık gecelerde, parlayan kehkeşandı o.
Hicran Aydın Akçakaya
Gerçeklerin aynasıydı şiir maalesef ........ Kutluyorum güçlü kalemi ne kadar yazılırsa yazılsın bu hep böyle olaçak gibi Yüreğine sağlık üstad _______________________________________Selamlar
Serfiraz on dördünde, yediveren mor çiçekti. Yolları aşındırıp, çıplak ayak koşandı o. Baharda yeşerecek, yazda meyve verecekti, Köprü kurup umuda, ırmakları aşandı o.
Elinde diploması, kepini savuracaktı, Ömrünce düşlediği, beklediği bir andı o. Hedefinde cehalet, tam kalbinden vuracaktı, Kabına sığmayıp da, seller gibi coşandı o.
Bir gün dedi babası, verdim seni gidiyorsun. Muallim olacakmış, duyamadım ne diyorsun? Kimden aldın bu yüzü, itiraz mı ediyorsun? Öfkesi tokadından, yumruğundan taşandı o.
N’olmuş yani adamın, evde varsa üç karısı? Evlek evlek tarlalar, onundur köyün yarısı, Senden sonra Kiraz’ın, başına olsun darısı, Beslenip de şer ile şeytanla yarışandı o.
Kurduğu hayalleri, dibe çeken ağır taştı, Hevesi kursağında, bağdaş kurdu ağırlaştı, Biricik anacığı, duymaz oldu sağırlaştı, Diline bir ket vurup, suskunluğu kuşandı o.
Başında telli duvak, parmağında kelepçesi, Ellerinde al kına, sanki ölümün pençesi, Sırtına tekme vurdu, kaderin hain ökçesi, İz bırakan yaşını, silmedi perişandı o.
Bir zamanlar tavanda, gıcırdardı paslı halka, Tahta beşik misali, sallandı birden baraka, Elindeki urganı, düğümledi son dakika, Özgürlüğe taktığı, boynundaki nişandı o.
Mersin gibi gözleri, dökülmüşler yerde şimdi, Gölgeli kirpikleri, buğulu bir perde şimdi, Işığını yitirmiş, bilinmez ki nerde şimdi? Karanlık gecelerde, parlayan kehkeşandı o.
şiir bütünüyle güzel akıcı ve anlamlıydı.Güzel kalemini duyarlı yüreğini kutlarım.
SERFİRAZ gibi nice genç kızlarımız bu olayı yaşıyorlar tebrik ederim Hicran hocam çok güzel bir konuyu işlemişsiniz şiirinizde. Bakın size bi örnek kuma olayı Eşinin üstüne getirdiği 15 yaşındaki kumasına tecavüz etmesine yardımcı olan kadın ve kocasına ağır ceza mahkemesinde dava açıldı. Olay İstanbul Beyoğlu'nda yaşandı. Mehmet E., akraba ziyareti için gittiği Mersin'de amcasının kızını ziyaret etti. Orada amca kızının kızı olan M.K'yi (15) gördü ve çok beğendi. Annesine "M.'yi İstanbul'a gezmeye götüreceğim izin verir misin?" dedi. Annesi de kızının değişik bir ortam görmesi için bu teklife sıcak baktı. M.K başına geleceklerden habersiz şekilde Mehmet E. ile İstanbul'un yolunu tuttu. Mehmet E., bir süre sonra kıza kendisini kuma getirdiğini göndermeyeceğini söyledi. Genç kıza eşi Memduha E.'nin de yardımı ile tecavüz eden Mehmet E., kızı 1.5 yıl evinde zorla tuttu. Olay, mağdureyi bir gün feci şekilde döven Mehmet E. karakolluk olunca patlak verdi. Mehmet E. hakkında "Çocuğun nitelikli cinsel istismarı", "cebir şiddet veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak"tan 46, eşi için ise 23 yıl hapis istendi.
Adem Güngör tarafından 5/3/2014 11:01:20 AM zamanında düzenlenmiştir.
çocuk gelin yoktur, pedofili vardır pedofili de cinayettir ve bu sadece bu ülkede değil korkunç boyutlarıyla biz dahil tüm dünyada hüküm sürüyor, bu konu boğazımı düğümlüyor öfkemi kabartıyor yor yor yor
kadın hastalıkalrı ve doğum uzmanı Prf.Dr. Sevim Dinçer Cengiz "Çocuk gelin(!) sayısında dünya sıralamasında BM sıralamasına göre 7. sıradayız açıklamasını yapıyorsa ve buna ciddi cidi eğilinmiyorsa kimse kendini kandırmasın devlet buna çanak tutuyor denilir. Ha tabi iç işleri bakanlığını açıkladığı 2013 yılı rakamları var 18 yaş altında evlenenlerin toplam sayısı 134.629 ki bu bilinen bunun berdeli var, değiştirme usulü var var var var ... var oğlu var
Yahu bizim cumhurbaşlanımız30 yaşındayken eşi hanımefendi 15 yaşındayken evlendiğine göre ben ne deyim ki
bu slogan çok isabetli olmuş "Çocuk gelin yoktur, sapık erkek,şerefsiz baba, göz yuman ahlâk, çanak tutan devlet vardır "
sağlıkla kalın
Filiz Şahin. tarafından 5/3/2014 10:07:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
"Başında telli duvak, parmağında kelepçesi, Ellerinde al kına, sanki ölümün pençesi,"
çalınmasa çocukların çocukluk çağları... serfirazlar kadersiz kaderler, ayşeler, haticeler... giymese gelinlikleri kefen niyetine, biraz daha oynasalar düş dolu bez bebekleriyle,bir fidan gibi bekleseler ağaç olma vaktini, bahar dallı zamanlarını yaşasalar ve ölüm kınası yakılmasa ellerine... çocuk çağını doyasıya yaşasalar, kıymasa kimse onlara...ve daha çok söz var diyecek...
Okuttuğunuz bu anlamlı şiir için teşekkür ederim... sonsuz saygı ve selamlarımla...
Zor bir kalıpla iç yakanı, bir kanayanı etkili bir sunumla irdelemiş sevgili dost. Kaleminin ve kelamının gücünü yıllardır bilen bir şiir sever olarak bir yudum şiir bıraktım sayfanıza.Ah KÜÇÜK GELİNLER; AH BAHTI KARALAR( BİRİLERİ HİÇ SIKILMADAN KENDİ ÖRÜMCEK KAFALARINDAN MASALLAR DÜZMEYE ÇALIŞSA DA) bu bir utanç olayıdır. İnsanlık suçudur.Duyarlı yüreğine ve güzel emeğe alkışlar dost
hazindi, hüzündü
usta kalem, ustaca kaleme almış
kutlarım
sevgilerimle