GECENİN HÂLLERİ
Emperyalist savaşların ortasında
Kefen cepte, can cekette Adı bilinmeyen rüzgârların uğultusunda Yürürken namlunun ucuna Kahpe bir pusuya düşerek Canı teslim ederken hiç yoluna Haindir geceler… Baharın ilk aylarında El değmemiş, Yeni yetme sevgili varken yanında Elini tutup, gözlerine bakarken Ve sarılıp öperken yıldızların altında Hele bir de yaşıyorsan ilk gençlik çağında Güzeldir geceler… Dalgaların kıyıya vurduğu bir deniz kenarında Tek başına; Kendi kendini sorgularken, Seyrederken yakamozların parıltısını, Hülyaların, düşlerin denize girip çıkarken Duyguların şaha kalktığında Bir de kadeh varsa masanda Özeldir geceler… Ayıbını sakladığın ince yorgan altında, Sevişirken sevgilinin koynunda Çığlık çığlığa Dili dolaşırken dudaklarında Gül memelerin tadı varken ağzında Zevkin duvarlarını tırmalarken kan ter içinde Cenabettir geceler… Gömer yüzünü karanlıklara Ser verir ama sır vermez asla Kaç hâli vardır kimselere söylemez Bir görünür bir yok olur Bazen bulutların ardına saklanır Döşek olur bazen yıldıza aya Bazen ise buz kesmiş bir ayazdır Çözemezsin, çözülmez… Bilemezsin, bilinmez Bilmecedir geceler… |