Bizim de süslü uçurtmalarımız vardı, gözümüzden bile esirgedik Mavilere takıldı elimizde kaldı ipi.
Kuşlar gibi göklerde uçardık, bizimde kanadımız vardı...
Sonra...
Bir zamanlar uçtuğumuz gökleri duman almış, sis kaplamış her yanı Başımıza inen bu gökyüzü! Şu kadar ölü, şu kadar yaralı Hani göremiyorum yürekleri?
Ahh devran nasıl da değişti! Ekmek kokulu sevgiler "uçurtmalar, balonlar" Masal dünyamız nasıl da değişti Hani göremiyorum anamı babamı...
Ahh ölülerin elindemi kaldı oyuncaklar Boynu bükük çocuklar, kuru sessizlik mi olacaktı. Taç yaprağında bekliyorum sizi Özledim, kurtarın bizi...
Yüz üstü bırakıldı umudumuz Yitirdi rengini gökkuşağı, vuruldu çiçekli tarla kuşu Ahh yaralı kuş yaşamak istiyormuş Hani duyamıyorum haykırışlarınızı!
Yağmurun sesi dindi gibi Uyu tadını çıkar yaşamanın Yakıp kül edilmiş vicdanlarınız Ahh annemin göğsüne bak bir onmaz yara Hani nerede beşiğim, güneşim, direğim...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çocuğun Düşü şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çocuğun Düşü şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yüz üstü bırakıldı umudumuz Yitirdi rengini gökkuşağı, vuruldu çiçekli tarla kuşu Ahh yaralı kuş yaşamak istiyormuş Hani duyamıyorum haykırışlarınızı!
Yağmurun sesi dindi gibi Uyu tadını çıkar yaşamanın Yakıp kül edilmiş vicdanlarınız Ahh annemin göğsüne bak bir onmaz yara Hani nerede beşiğim, güneşim, direğim...
"Gökkuşağından bahçelerimiz vardı"
Sevgili şairem,hayat bazısını para hırsıyla paketleyip kibir çukuruna sokarken, bana sadece çocukluğumu özletiyor... Şu yaşıma kadar hayattan araklayabildiğim en kayda değer kazanç; Ailem ve dostlarım oldu... O yıllar insanı gecenin bir yarısı içini çeke çeke ağlatandır bazen... Yaşanacak en keskin özlemdir... Özlediğiniz eski bir aşık olsa onu bulursunuz, ölmüş bir yakınınız olsa mezarına gidersiniz, yaşanmamış bir şeyi bile özleseniz düş kurarsınız ama çocukluğumuz hem en bize ait olan hem de asla sahip olamadığımız bir şeydir ve zamanın içine gömülmüştür, muğlak anılarımızla canlandırmaya çalıştığımızda yüreğimizi burkar, gözümüze kocaman görünen evimizin, genç ebeveynlerimizin, küçük kardeşimizin görüntüleriyle yaşanmış anılardan çok eskiden izlenmiş bir filmi hatırlatır, üstelik o filmi hiç bir arşivde bulmak mümkün değildir artık. çocukluğunuzun geçtiği yere de gitseniz hiçbir şey aynı değildir, elektrik telleri yeraltına çekilmiş, telefon kulübeleri kaldırılmış, komşular taşınmış, kimliğimizin zeminindeki coğrafi alan, yeni zamanlar tarafından istila edilmiştir....Çocukluğumuza ait hiçbir şey eskiden olduğu gibi kalamaz; babamızdan ilk o zaman dinlediğimiz şiirler, annemizin söylediği şarkılar, o zamanlar sevdiğimiz akrabalardan sıkılmışızdır, o zamanki arkadaşlarımızdan kopmuşuzdur, bir zaman için bu kopuş oldukça normal ve istenir bir durumken, bir gün pat diye çocukluğunuzdaki bir anıya dönersiniz.. O anı içinde pencerede akşam esintisiyle havalanan tülleri ve o gece gördüğünüz yıldızı bile bugün gibi hatırlarsınız, ama artık ne esinti aynı esintidir, ne de yıldız aynı yıldız....Belki çocukluğu anımsamakla özlemek arasındaki fark bu...Anımsamak bizi acıtmaz ama özlemek, asla dönemeyeceğimizi hissettiğimiz zamanlarda olmuştur sadece. çocukluğumuz, bizden kopmuş, bir yerlerde kalakalmış yarım bırakılmış bir aşk gibi yorar bizi özledikçe.... (üstelik yaşınız ne kadar büyükse, çocukluğunuz o kadar güzeldir, toplum daha güzeldir çünkü küreselleşmeyi, azmış ekonomik rekabeti, postmodernizmin parçalanmışlığını tanımadığımız ve modernizmin içinde, ama neyin içinde olduğumuzu farketmeden yaşadığımız, sükunetli, yerel zamanlarda) velhasılı kelâm, çocukluğumu özlettiniz bana sevgili şairem...Çimen kokusu, aksam saklambaçlari, misket oynamalar... saatler umrumda değildir, anlamlar, istekler,en büyük isteğim oyun... Para kazanma derdimiz yok, paraya ihtiyacimız yok ki ..! omuz silkmeler... Kendini hic de sikintiya sokmamalar... Sokakta hızlıca atiştirilan sandviçer... Ortak şişeden içilen sular... Dizimdeki yara çocukluğum...Kaybolan çimen kokusu...Ner de herkes? Körebe nerde? Her gün, hayatın ne kadar acımasız olduğunu gördükçe şiddetlenen özlemdir içimde çocukluğum...çiçek gibiydik.. renkli, samimi, güzel kokular saçardık...
Sevgili şairem,yüreğimden kocaman tebrikler size...Dünlere öyle çok anılar bıraktık ki,canımı en çok acıtansa,ilk okul 4.sınıftayken ,sıra arkadaşım kadriyenin kaybolmasıdır ki,annesi halâ beklemede yolunu...Yaşıyormu,öldümü,nerede kiminledir...? :( Dileğim,uçurtmaları vurmasınlar,çocuklar kaybolmasın,öldürülmesin sevgili şairem...Yüreğim dolusu sevgimi,güzel yüreğinize bulaştırıp içim buruk ayrılıyorum sayfanızdan...Huzur yoldaşınız olsun .... Sevgimle kalın....... peri
Sevgili can şairem,ben çok teşekkür ederim...Gözelerinde damla damla çoğaldığım,ırmaklarında hayat bulduğum,yüreğimin aynası, ne desem,nasıl anlatsam size duygularımı bilmiyorum ama şunu bilmelisiniz ki,edebiyat defterine girdiğimde,ilk size ve çok beğendiğim bir kaç canın sayfalarında yüreğimi demlendiririm...Belkide hayatımdan,yaşananlardan çok ama çok şeyler bulduğum içindir ,avuçlarınıza yüreğimi koymam...
Sizi unutmak mı şairem,benim fitra'ımda unutmak yoktur...Yüreğime koyduğumu,sevgimle çoğalttığımı asla unutmam...Sizi görmesemde,en kıymetlilerimdensiniz...Gönül dergahınızda pişmek nasip oldu,ben çok teşekkür ederim...Sadece çocukluğum mu ,hayır çok şey sizi unutturmaz bana...Yüreğimden küçücük sevgileri yüreğinize koyuyorum,onu sevginize katıp büyütün...Yolunuz bahtınız açık olsun...Sevgimle kalın....peri
Perimm Ne diyeceğimi bilemedim, attım herşeyi kenara, pür dikkatle okudum, yazdıklarını değil seni okudum.O kadar içten samimisiniz ki şiiri bir kenara sepetledimde hüzünlendim. İnsanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir. Yazdıkları, okumak istedikleridir. Sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir.İstediğim gibiydi duyguların, bir film şeridi gibi geçti gitti gözümün önünden. o kadar çok duygulandım ki...Şairemm ne güzel dediğiniz gibi ne kadar yaşlıysanız o kadar güzel çocukluğunuz vardır, üzüntümde bu.. şimdiki çocuklar bunları yaşayamıyor heryer beton yığını, besinler, oyuncaklar, insanlar heryer zehirli :( çim kokusu yok artık.evden cıktığında arkana bakmadan güvenebileceğin, kapını kilitlemeden gidebileceğin komşunda yok. Günler koptu,geceleri bir bir ölüm akıyor sokaklara. Şimdi daha iyi sanatcı yetişiyor, daha iyi doktor , daha iyi öğretmen yetişiyor belki ama kıymet bilen nesil yok.
Yeryüzünün hikayeleri ve özlemleri sonsuzdur.Bundan bilmem kaç yıl sonra eminmki seni özleyeceğim peri.ya da sen beni özleyeceksin. Özledim çocukluğumu derken, çocukluğumu anımsatan bayanıda özledim de olurmu :)
Yüreğimin sesi, selam olsun o güzel yüreğine.Sevgiyle kal, öpücüklerimi yolluyorum...
Ah çocukluk günlerim. Yem yeşil fındık bahçeleri Derenin çağıltısı Kuşların ve böceklerin sesi... Ve bu musikiye geceleri çakal ulumaları da eşlik ederdi. Ne günlerdi...
Sonra; Uçurtmaların renkleri bir bir soldu, Balonlar gökyüzünde uçamaz oldu. Elma şekeride eski tadında deyil, Pamuk helva zaten mazi oldu. Evcilikde oynamıyor...
Ne kadar güzeldi anlatım hepsi mazide kalan çoçukluğumuz,tebriklerimi ve sevgilerimi bırakdım..
Affan Dede'ye para saydım, Sattı bana çocukluğumu. Artık ne yaşım var, ne adım; Bilmiyorum kim olduğumu. Hiçbir şey sorulmasın benden; Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe; Havuzda su şırıl şırıldır. Uçurtmam bulutlardan yüce, Zıpzıplarım pırıl pırıldır. Ne güzel dönüyor çemberim; Hiç bitmese horoz şekerim!
çok severim Cahit Sıtkı TARANCI'nın tüm şiirlerini.. Bizim şekerlerimiz bitmiş,uçurtmalarımız yollamışız göklere nice güzel çocukluk yaşamışız belkide...
ya şimdi :( yaşayamayanlar şekerin tadını bile bilmiyorlar. İnsan içindeki çocuğu satmasın, çocuklarımız yaşasın bitse bile horoz şekeri...
yüreğine sağlık sevgilerimle