hayatgünler geçerken hükümsüz, yürüdüğümüz her yol ve her sokak sekip düştüğümüz ve çoğu zaman görmediğimiz taşlıklarla doluydu. bu yüzden hep, sevinçlerimiz takılı kalırdı hüzün taşlarına bir kez yüzümüz gülse bin kez ağlardık muradın ne olduğunu unuturduk. sadece acıyı,kederi ve bütün sıkıntıları içimizde toplardık ki düştüğümüz her çukur, ve terlerken çıktığımız her yokuşta bundan başka bişey yoktu. hayat ne garip değil mi bize hep mutsuzluğu anlatır kendi denizinde ve sanki o ölümün buz gibi sahnesini kuşatır ruhumuzda. ve bundan başka da bişey bırakmaz anlatacak nedense.. nisan/2014 |