çatışma
iç dokunuşların eksik kaldığı
ve ayazın her gece tahriş ettiği bir benlik, kendi ruhsal kimliğini yitirirken biraz daha geceye puslu bir sessizlik düşürüyordu. ve gece karışıyordu bir benlik çatışmasının içine. öyle ki bu sessizlik inzivaya çekilmiş bir benlik değildi mutedil hiç değildi kendi içinde fırtınaları koparan dışında ise beyaz kağıda yazılmış bir şiir kadar berrak görünen ve bir şairin yürürken karda izi çıkmayan sessiz çığlıkları gibiydi. her sözcük, kıpırtısız dudakların bükülmeden kurşun gibi sapladığı ruhun kendi karavanasıydı. her atış on ikiden vururken hiç biri ama hiç biri ıskalamıyordu nedense. nisan/2014 |