Ömrüm
Ey ömrüm, mazimiz ağlatır bizi.
Gel ne sen bana sor ne de ben sana. Silinsin boş ver şu geçmişin izi, Gel ne sen bana sor ne de ben sana. Farz et sordun hani, gençlik anımı, İncitmez misin en hassas yanımı? Sorduğun her sual sıkar canımı Gel ne sen bana sor ne de ben sana. Mesela desen ki; “saçların ne hal?" Ardından gelecek söz behemehâl; Soruverdin yaşımı, “kaç?” farz-ı muhal... Gel ne sen bana sor ne de ben sana. Hatırlatma bana çeşme başını! İçime döktüğüm o gözyaşını! İki de bir gördüğüm sevda düşünü Gel ne sen bana sor ne de ben sana. Seninle yaşadım; geceyi, günü Ne geçer eline sorunca dünü Zaten hüzünlüyüm zorlama beni Gel ne sen bana sor ne de ben sana. Şimdi “sor” desem ben, yıllar üzülür Adım adım gezdiğim yollar üzülür Giyinip attığım allar üzülür Gel ne sen bana sor ne de ben sana. Zamanda kim bilir kimler var şimdi. Bir dokun bin işit kalpler kor şimdi Sorsan da inan ki cevap zor şimdi Gel ne sen bana sor ne de ben sana. Ömrüm, kapatalım gel bu bahisi! Dağılsın mazinin gizemli sisi. Sualler nedir ki, hem neyin nesi? Gel ne sen bana sor ne de ben sana. |