ASEL_ll
Sen kaçıncı cemreydin, içime düşüşün
Gülüşün gözlerimden öperken, Ben neden hala üşüyordum Asel Ah Asel, Yüreğim yangın yeriyken, Bedenim tir tir titriyor yokluğunda, Bu nasıl cehennem ki, Bedenim yanarken, Günahım sapasağlam… Gözlerinden kaçarken her şey, Nasılda yaşlarını tutuyorsun Asel. Söyle Asel, Bu kaçıncı yüreğime düşüşün, Yüreğimden düşü(şü)n. Sana olan açlığım Afrikalı bir çocuk gibi, Bir deri bir kemik, Bir seni bildim hüznüme, Bide açlıktan ağzı kokan, Birkaç satır lirik. De bana hala annenin kehanetlerinde mi asıyorsun beni Asel. Dilimin ucunda sana gelmeye cesaret etmeyen sözler, Öte yandan bir cellât gibi baş ucumda bekleyen gece, Daha birkaç yüzyılken gitmişliğin, Ben kendimi geçmiş zaman kipine bağladım, Umarsız bir bağlaçla, Ben; zarf, Ölüm;fail, Sen ise her şeyin gizli öznesiydin annenin efsunlu muskalarında. De bana Asel sana hangi yoldan geleyim. Gözlerinden mi? Hislerimi bir soysuza sattım Asel, Hiçliği Nietzsche’ye, Platon duysa hayrete düşer, Gözlerinin ne denli üstüme yakıştığını, Felsefe nedenini sormayacaktır, Gülüşünün gözlerimle anlaştığını. Özünde bir Acemilik vardı bu aşkın Asel, Günah desenli, kırmızı bir elbise giymişti, Bir beden büyük geliyordu her şey, Sen bende kayboluyorken, Ben sende hüviyet kazanıyordum. Bu ne yaman çelişkiydi ki, Sen gözlerinle gülüyordun, Ben ağzına bakakalıyordum. Gel Asel İri gözlerini alda gel, Boz yalnızlığımın pürüzsüzlüğünü, Gir siperlerime, Yık kaleleri artık. İlkokulda ant gibiydin, Ben her sabah seni okurken, Kayboluyordum bilinçsizliğimde, Kavimler göçe düşüyordu, Ayakların götürdüğü yere, Kır acımın dişlerini gel Asel. Gel! Gel ki; Yüreğim şenlensin, Bahara selam veren nergisler gibi, Nöbetçi_Piyanist |
De bana hala annenin "kehanetleriyle mi" asıyorsun beni Asel.BU ŞEKİLDE Mİ OLACAKTI ACABA
bu satırda takıldım
GÜZELDİ