Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
artık ölebiliriz şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
artık ölebiliriz şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
soğuk bir aralık pazartesisi şiirinin ölüme bakan yanına selam olsun.
I
Bu şehre gelmemek vardı, çaresiz... Kalkıp geliverdim bir akşamüstü. Uzak, uğultulu şarkılarla, Uzak, uğultulu karanlıklardan. Tüm sevgilerin sıcaklığı içinde, Tüm özlemleri dindirmek için.
Bu şehre gelmemek vardı, böyle. İstasyonları soğuk, meydanları boş, Caddeleri sensiz bulmamak vardı. Avuçlarımıza alıp bir deli yüreği, Dolu bir kadeh gibi meyhanelerde, Buğulanıp buğulanıp kırılmamak vardı.
Bu şehre gelmemek vardı. Ama... Askerdim, mecburdum, çaresizdim. Seni ve Türkiye'yi seviyordum. Çağrılar mübarek ve güzeldi. Sen özlemli ve sıcaktın. Kalkıp kapına geldim, deli-divane. Uzak unutulmuş kasabalardan, Uzak unutulmuş türkülerle. Tüm sevgilerin sıcaklığı içinde, Tüm özlemleri dindirmek için.
II
Sen yalnızlık diyorsun; ben başka türlü anlıyorum. Manaları değişiyor kafamda kelimelerin. Kalkıp yollara düşüyorum, sana gelmek için. Seni bulmak için o eski bahçelerde, O eski şarkılarla hülyalı, sarhoş. Seni duymak için, seni yaşamak için, Seni yeniden yaratmak için mısralarımda. Seninle başbaşa uyumak için son uykumuzu, Son şarkımızı söylemek için mağrur ve güzel, Bütün insanlara karşı mert ve pervasız, Bütün kainata karşı hür ve aydınlık.
III
Birlikte girdiğimiz salonlardan, Sen bir başkasıyla çıkıp gidiyorsun. Dolu bir kadeh gibi kırılıyorum avuçlarında. Eğilip parçalarımı toplamıyorsun Yabancı ayaklardan. Kahroluyorum! Üstelik askerim, mecburum, bırakıp gidemiyorum. Kurtulamıyorum sağnağından hatıraların.
Aslında şaşırtmasın,çünkü tüm gece sizin şiirlerinizi okudum.Her birinde ayrı bir tat,ayrı bir duygu vardı.Her ne kadar tamamını okyamazsam da gönülden alkışladım yüreğinizi.Yürek sesiniz hiç susmasın.Kutluyorum.Sevgi ve selamlar...
yazdım yazdım sildim... bu güzel şiire yorum yapamıyorum... Çünkü artık ölebiliriz demek bütün yorumlarımı eksik bırakıyor... Herşeye hazır bu şiire "güzeeeel" deyip gidiyorum.... ( muhtemelen sen de eyvallah yazarsın konu kapanır gider)
herşeye hazır.. bi nevi herşey olmaya hazır..hani ölenler ölürde zamanı zemini nasıl tayin edilir bilinmez..tetiği çekersin..kurşun adresi şaşırmazsa bulur hedefi..ama birde şaşırırsa o zaman bir dahaki sefere hem kurşuna hemde titreyen eline hükmetmen gerekir.. galiba ben tetiği çektim..kurşun adresi bulacakmı görücez.. zaten kafamda karıştı şimdi.. ve teşekkürler (ve seni hayal kırıklığına uğrattığımı sanıyorum)
I
Bu şehre gelmemek vardı, çaresiz...
Kalkıp geliverdim bir akşamüstü.
Uzak, uğultulu şarkılarla,
Uzak, uğultulu karanlıklardan.
Tüm sevgilerin sıcaklığı içinde,
Tüm özlemleri dindirmek için.
Bu şehre gelmemek vardı, böyle.
İstasyonları soğuk, meydanları boş,
Caddeleri sensiz bulmamak vardı.
Avuçlarımıza alıp bir deli yüreği,
Dolu bir kadeh gibi meyhanelerde,
Buğulanıp buğulanıp kırılmamak vardı.
Bu şehre gelmemek vardı. Ama...
Askerdim, mecburdum, çaresizdim.
Seni ve Türkiye'yi seviyordum.
Çağrılar mübarek ve güzeldi.
Sen özlemli ve sıcaktın.
Kalkıp kapına geldim, deli-divane.
Uzak unutulmuş kasabalardan,
Uzak unutulmuş türkülerle.
Tüm sevgilerin sıcaklığı içinde,
Tüm özlemleri dindirmek için.
II
Sen yalnızlık diyorsun; ben başka türlü anlıyorum.
Manaları değişiyor kafamda kelimelerin.
Kalkıp yollara düşüyorum, sana gelmek için.
Seni bulmak için o eski bahçelerde,
O eski şarkılarla hülyalı, sarhoş.
Seni duymak için, seni yaşamak için,
Seni yeniden yaratmak için mısralarımda.
Seninle başbaşa uyumak için son uykumuzu,
Son şarkımızı söylemek için mağrur ve güzel,
Bütün insanlara karşı mert ve pervasız,
Bütün kainata karşı hür ve aydınlık.
III
Birlikte girdiğimiz salonlardan,
Sen bir başkasıyla çıkıp gidiyorsun.
Dolu bir kadeh gibi kırılıyorum avuçlarında.
Eğilip parçalarımı toplamıyorsun
Yabancı ayaklardan. Kahroluyorum!
Üstelik askerim, mecburum, bırakıp gidemiyorum.
Kurtulamıyorum sağnağından hatıraların.
Hangi kaldırım taşına bassam, sen eziliyorsun.