Gideceksin, Gideceğim.Gidiyormuşsun bu garip gönlümden Gittin mi geri gelmeyeceksin değil mi? Ne yana baksam senden izler bırakıp gideceksin. Sokak başlarındaki gülüşlerini Evinizin arka bahçesinde oynadığımız oyunları Bakkal Halil amcanın dükkanında çay içmelerimizi Sen, ben ve temizlikçi Ayşe’nin bildiği sırlarımızı Hepsiyle vedalaşmadan gidiyor olacaksın. Üzülmeyecek misin, bunları unutabilecek misin? Gidişinle geride bıraktıkların var. Hesapsız yolculuğunun ardından kalanlardan bahsediyorum. Her mevsim sararan yapraklar bırakıyorsun geride. Güneş doğmak bilmiyor bu sisli şehirde Sessizlik kaplıyor, bütün mahalle ahalisini. Ne bir ses, ne bir seda hepsi matemde Hepsinin üstünde gece renkli kıyafetler. Çalınmıyor artık bizim şarkımız. Notalar da nasiplenmiş dökülen gözyaşlarımdan. Gidiyorsun, vazgeçiyorsun anlaşılan, Senden, benden, kurduğumuz hayallerden… Senden vazgeçemeyeceğimi sanıyorsun değil mi? Ben senden vazgeçerim vazgeçmesine ama sen üzülürsün, dayanamam buna. Senden ayrı kalırım, bu benim için sorun değil, ama sen yalnız kalamazsın, Karanlık gecelerde, gökyüzünden korkarsın, üzerine düşecekmiş gibi, Ben bu yüzden senden vazgeçemem. Sen, benden vazgeçsen de ben vazgeçemem. Senden ayrılmamı istiyorsun, uzaklaşmamı, Senden ayrı nefes almamı istiyorsun. Ben bunlara dayanırım ama sen bunlara dayanamazsın, işte bu yüzden Senden gidemem, senden ayrı kalamam, senden vazgeçemem… Ama sen gideceksin, biliyorum bunu yapacaksın. Ardına bile bakmadan, gideceksin, fakat gizliden gizliye gözyaşları dökeceksin. Geçmişe dönüp dönüp bakacaksın, hatıralarla bir yuva kuracaksın. Bağrına bir ateş düşecek ve günden güne seni yakacak. Bunu sadece sen bileceksin, ben bileceğim ama benden de gizleyeceksin. Şunu da biliyorum ki, sen nefesimle yaşayacaksın, Ruhunun derinliklerinde ben olacağım. İçine döktüğün gözyaşlarınla filizleneceğim, büyüyeceğim… Zaman, senin gidişinle idam edilecek. Tik! Tak! Tik! Tak! sesleri tarihin gizli raflarına kaldırılacak Bu gözler ne sabahı ne de akşamı görecek.. Sadece seninle geçen zamanı yaşayacak. Akıl, baştan uçup gidecek, hatıralarınla hareket edecek. Umutlar yıkılacak, güneş battığı yerden kalkmayacak. Soğuk rüzgarlar esecek, talan edercesine Gönül imtihana düşecek, hicran ateşiyle yanacak. Gelenler bir bir gidecek, gidenlerin kimi gelecek, kimi gelmeyecek, Senin gibi. Gideceksin ve geri dönmeyeceksin. Ardında bıraktıklarına göz ucunla bakmak ağır gelecek. Bir şey olmamış gibi devam edeceksin. Çoluk çocuğa karışacaksın, vakti geldiğinde. Eşinin beğendiği yemekleri yapacaksın. Kimisi sana beni hatırlatacak. Hüzünleneceksin bir an biliyorum. Birkaç gözyaşı damlayacak gözlerinden. Yemek daha bir zevkli olacak. Aşk ile imtihan olan gözyaşlarıyla hazırlanacak. Eninde sonunda evleneceksin, Mutlu mesut yaşayacaksın. Kim bilir üç beş tane çocuğun olur. Gecenin bir yarısı çocukların ağlamasıyla uyanırsın. İlkokula başladıkları gününün sevincini yaşarsın. Zaman öyle akıp geçer ki. Bir de bakmışsın mezuniyetlerindesin. Askerlik çağları gelir, asker edersin. Askerlikleri biter, evlendirirsin. Anı için fotoğraf çektirmek istersin. Bir fotoğrafçı dükkanına gidersin. Orda şiir okuyan fakir bir adam görürsün. İçin burkulur, şiirde beni hatırlarsın. Kafanı kaldırmak istemezsin. Her an birkaç damla gözyaşı dökebilirsin. Kocanın sesiyle kafanı kaldırırsın. Ve o an şiir okuyanın ben olduğumu görürsün. Mutluluğun yerini, hüzün kaplar. İçin içini yiyecek, dilin lal kesilecek. Yıllar sonra karşında ben olacağım. Harap, bitkin bir şekilde, Elimde rengi solmuş bir asa ile, Dilimden, her gelen çift için şiir dökülecek. Tüm şiirlerin sana yazıldığını, Sana okunduğunu bir tek sen bileceksin. Onlar bilmeyecek. Dinlemeden geçecekler, Ve birkaç kuruş para verecekler. Onlar seni beklediğimi, anlamayacaklar, O kadar körelecekler işte. Her attığın adımda yükün daha artıyor sanki. Ayakların kesiliyor, adım atamıyorsun. Soluğun kesilecek gibi oluyorsun. tam karşıma gelince. Yutkunamıyorsun, boğazın kilitleniyor adeta. Fotoğrafınız çekilecek ama sen huzursuz olacaksın. Aklını da, kalbini de beni görünce kaybedeceksin. Birkaç damla gözyaşı yerini sele bırakacak. Nedenini bilmeyecekler, mutluluğa ağladığını sanacaklar. Ama mutluluğa değil gözyaşların. Benim için, geçmiş için, hayallerimiz için olacak. Kapıdan en son çıkan sen olacaksın. Rüzgar saçlarına ilişecek, geçmişe yolculuk yapacaksın o an. Saçlarına dokunuşum aklına gelecek. Tam karşımda olacaksın. Yine gidiyor olacaksın. O ara düşüp, başımı yere çarpacağım. Nefesim kesilecek, zar zor nefes alacağım. Yere kızıl bir örtü serilecek. Bir koşuşturmaca, bir gürültü ile arkana bakacaksın. Beni göreceksin, gözlerim seni izlerken. Bir hışımla yanıma geleceksin. Feryat edeceksin, ağlayacaksın. Başımı, koynuna götüreceksin. Gözyaşlarınla yüzümü yıkayacaksın. Gözlerim seni izliyor olacak. Son nefesimde, son anımda seni izleyeceğim. Artık göz kapaklarım dayanamayacak. Senin kollarında gideceğim. Evet, gidiyorum. Bu sefer giden sen değil ben olacağım. İbrahim Halil ÖZLÜ |