GÖÇ
En büyük ihanetin
Başşehriydin Ankara Zamansız karışırdı gökyüzün Daha düşmeden Tek bir damla yağmur Sevgilinin izi deyip Bağrımıza bastığımız Kaldırım taşlarına Kendi lisanımızda Af diliyoruz Alnımız dudağımız çamur Soğuk bir mevsimin Ağlak silüetine asılıydı İçimizden arta kalanlar Yarısı İç cebimize saklanmış Yarısı da Ardımız sıra yürüyen Ayak bağı hıçkırıklara Kördük Nasıl olduysa gördük Vicdanımız tarumar Biz en çokta Denizine heveslendik Başka şehirlerin Dalga sesleri Saç tellerine karıştı sevdamızın Hiç martı yüzü görmeden Çığlığına asılmış körpe ayrılıklara Bir batıp bir çıkmamız ondan Ve hala Kurak bir şehrin Boş masallar denizinde Büyümekten korkan Küçük bir kız Narin parmaklarında beyaz bir sayfa Bir kaptan çizip gözbebeğiyle Sudan heceleri yüzdüren Kağıttan gemiler yapmakta Rotası yok Limanı taş Denizi toprak Bu şehirde yakamoz yok Bütün aşklar kurak Kuru çığlıklarla Sevdalara su vermek Yasak Belki de bu şehirde aşk Biteviye susmak Gitmeliyiz sen uyurken sessizce Filiz Akan |
yada en fenası
yada dur! birini vur, öteki kalsın
sevgi ve saygıyla