Olur ya ah İstanbulŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Biraz da geleneksel, ölçülü " Hece Şiir" olsun :)
Olur ya ah İstanbul, geçerler de karşıma
Seni sorarlar benden, bu zat demezler âmâ Öyle anlat ki seni, dilim olsun dil-ruba Ve beni dinleyenler, mest olsun münteha da Nam-ı diğer metih’im, şuara’dır reh-nüma Methetmek istiyorum, her taşını bu ruhla Sana gelende gam yok, her anı aşk-ı sefa Senden ayrı düşene, musallattır pür-cefa Salar da ayağımı, Haliç zannıyla, suya Hayal edip dalarım, bir deruni uykuya Eğer ki lütfeder de, girer isen rüyama Ne hicran kalır bende, nede mahlas’ım âmâ Derler ki nev-i beşer, onda sebil, karınca Hangi şeker cezp eder, anlat Allah aşkına O’ ki Şehr-i yektadır, o’ ki emsal-i dünya Ak Şemsettin’e düş’tür, şevktir Resulallah’a Her gece pencerenden, dolar mistik bir hava İzlenir tepelerden, şavk-ı nur’lar art arda Hani gece semada, bilfarz yıldız kayar ya Aziz Mahmut’tan selam, öyle gider Eyyüb’a Kandil’e ne hacet var, geceleri bağrında Yeter Allah-ü âlem, sahabe’lerin sana Sinan’dan ki inciler, serpilmiş dört bir yana Bize düşen liyakat, bize düşen ki vefa İstanbul koca kitap, her sokağı bir sayfa Fışkırır medeniyet, toprağı kazıldıkça Acem, siyah ve beyaz, cami, kilise, havra Rum, Ermeni, Müslüman, hepsi aynı sokakta Bu Şehir ki bir afet, gerdanlık boğazında Sularda ayakları, etekler leb-i derya Önce İstanbul doğmuş, taşmış oradan arz’a Dünyayı gör İstanbul, İstanbul gör ki dünya Dünyayı gör İstanbul, İstanbul gör ki dünya Metin Ceylan |