su 11) Yeni Su
yanar hayvanlar,
toprak sanki kor çatlar Koca Suvat innebatmaz olurdu Bel’de su arattı Köseoğlu Ümmünün Durmuş kaya dibini oydurdu baharda şöyle bir domurur “-ovadan ağarken olsa da işsek otuziki dişe keman çaldırır mübarek” kaya suyunun tadı kekremsi-buruk ama buz gibi soğuk Yenisu’ya yeni çeşmeyi künk döşeyerek dedem yaptırdığı için bizimdi eşekle götürdük kulplu kazanı ötekiler gibi söğüt ağacından değildi, betondandı keçi suyu hatılı ataşdan uzak durarak çıtıraklı çalının çıngısından korunduk kil döğüldü haşgaştaşı ardında, kül suyunda göynekler tokuçlandı, topladığımız “Afyon” “Portland Çimento” kağıtlarıyla abimin okul kitapları kaplandı.... asbapları çalılar üzerine serip kuruttuk bir küme bulduk taşlarını yıktık, dağıtdık ora-bura savurduk elimizi huni gibi yapıp, ağzımıza götürdük, gak-gurak, gakguburak diye keklik gibi öttük, alel-acele .... soyunduk, esvaplarımızı ora-bura savurduk kayrak taş üzerinde dineldik cıbıl olduk kazanda kaynayan suyla yunduk yok “-sabun kaçtı gözüme” yok “-sırtım yandı” ağladım aldıran olmadı “-kes sesini! kör kalmayasıca, eşşeğin eşek sıpası” sabun kalıbı başımda paralandı elimiz mahkum yutkunduk üşüdük-titredik, dişlerimiz takırdadı kollarımızın kılları diken-diken güneşte bekledik, kuruduk uzaktaki keklik-palaz ötüşleriyle cırcır böcekleriyle elimize tutuşturulan hıdırgillerin tohumunun saat yönünde dönüşüyle karıncaların tohum taşımasıyla avunduk akdonları altımıza, alaca göynekleri sırtımıza geçirdik dizleri süvarilikli pantolonları, topuğu gözenmiş yün çoraplarımızı giydik ve “gıslaved köylü ayakkabısı” marka lastik pabuçlarımızı kendimizi köy yolunda bulduk gözlerimiz çakmak-çakmak kirpiklerimiz belik belik her zamankinden heyecanlı her zamankinden iştahlı ellerimizde peynir çomacı elbette ilk ve, en büyük çomaç ağabeymin olmalı, değilse küser dünyayı başımıza yıkardı fedakarlık bana kaldı gene ebem “-cınnıtma endekini” diye anama çıkışırdı kocaman ısırıklarla avurtlarımızı doldurduk Yenisu Çeşmesinin suyundan içtik kana-kana anamın iki avucu matara çomacın boğazımızı almasından kurtulduk doyduk! DİPNOTLAR domurmak: damla şeklinde, kabararak (azar azar akan suyun topraktan çıkması hali) künk: toprak su borusu (beton büz) çıtıraklı: dikeni, yaprağı çok (kolay, canlı yanar) çtıraklı çalı harlı yanar, çok kıvılcımlı olur haşhaştaşı: sürtülerek haşhaş ezilen taş göynek: amerikan bezinden (pamuklu) iç çamaşırı, mintan asbap/esvap: çamaşır, giysiler, elbiseler küme: avcı kulubesi, avcı bu eğreti yapıya saklanır, yakınlarında bir yere kafesteki kekliği de saklayarak, veya kendi o sesi taklit ederek keklik sürüsünün o yakınlara gelmesi sağlanarak av yapılır cıbıl: çıplak, soyunmuş, cıbıl olmak: yıkanmak anlamında cıscıbıl : çırılçıplak, tamamen giysisiz ak don: amerikan (kaput)bezinden uzun paçalı iç çamaşırı alaca: gri çizgili kaput bezi ağca:boyanmamış kaput, amerikanbezi süvarilik: pantolon dizlerindeki yama gözenmiş: örgü ile yamanmış Resim için Sn Nuri Öztürk’e teşekkürler |
Eyvallah..............
Yüreğine sağlık üstad
______________________________________Saygılar kalemin susmasın