On Dört Şubatmış
yarın on dört şubatmış
üşüyerek yazıyorum incinmiş bir şiiri sana fırından aldım hediyeni kenarı dışa oval iki ucu içe dönük ortası delik imalattan ihtimamlı gevrek çıtır ekmeğini çılgın haramilerin köhne sandıklarından çıkmış pırlanta saçan ışıklarını iliştirmek isterdim parmaklarına lakin alın terimin acılarından dökülen kalıba az gelirdi bu hain mücevherat sana akşamların kırık sofralarından hatalı çıkmış bir somun ekmeğinin kalbe benzeyen simasından bir hediyeyi seçiyorum dik bakışlı çocuklarımın sofrasına koyasın diye hayal ederek bu nimeti yuvarladım gecenin cümbüşüne yiyin bölüp bölüp aşklara inanan bakışlara ki sevgilim ben sana zor dünyaların çaresizliğinden sesleniyorum mahiyetini yitirmiş gün ortası bakışlardan değil zulmün çemberinden geçmiş bir hediyeyi seçiyorum kavgamıza inat emeğimize kanaat ederek selamlıyorum anneliğini gövdemle eğilerek önünde. |