BİR RESİM SÜRGÜNLÜĞÜ
önce yürek bir serçe sürüsünün gidişine ağladı
sonra denizin dalgasıyla yıkadı başkışlarını bilirdim istanbul kokardı saçların ellerin biraz ben ve kalbimdeki yaranın tuzlu yanından öptüğünde gözyaşlarım iki cürüm arasında kaçak bir kız çocuğu sen ağlama söz sevgilim yüreğim ağlamayı unuttuğunda ölüm düşecekse saçlarıma beni unutmayı unut ve hep bana sürgün et aklının boşluğuna sen bakışlarında kırgın edalar saklayan şiirim cümlelerin içine kaçtığından beri hangi kentin sürgün yerinde düştü dilin ve ellerin cehennemleri yakarken bir mezarlığamı terk etti gidenlerin bilirim siyah sakallarının arasında sakladığın gamzelerinde saklı bir kadın mezarı gülüşlerin hep infaza açık bir hükümlü ve kalemin serkeş bir pazar yeri kalem diline değdikçe hangi kent attı seni göğsünden söyle siyah saçlarından inerken gece sen hangi şiirinde düş kurarsın giden sevgiliye |