Su 8) Ömrüne Bereket Babam /e
.
öte yannarda goyun çobannarı bekleyipbatı(r), desdeleri galdırıp daa yığını yığıvıralım bi deye bakışıp durular gözleri tarlada desdeyi alalım kiyne güdüvüsünler bi(h)! hazır otu, ayrığı, anızı desde yerlerini haklılar tabi dağda daşta ot mu ğaldı güdülüvücek yer mi var hayvannar gavzınıyo valla hanı koyun can derdinde, gasap et derler ya hinci çoban goyun goyunnar ot derdinde biz de harman gelip de yardım ediviseler de bi an evel biz de düze çıksak emme ordan bi dutam dutuvusalar neneyen aman, şordan sürü zıyana ğirer hemi de canım onnarın da vardır kendilerine ğöre işi ğaydı öle ya ben onnara mı gövendim de ğeldim Alla(hı)n aşgına “canı ğaymağ isdeyen” ya evinde camız besleycek ya da Gundallı camızcıları göze alıp Hatıpadasını boylaycak derken Goyun İrbem’e azık getirivi(er)miş de Haçça Memedi desde alıvıdı ıccık dırmık çekdiğimiz yere sünüyo goyunnar çocuklar bi yandan dırmık çekiyo, deste yerinden başak toplayo nayeti desteyi yığdık, emme mefrat bi yığın oldu, İbrem a(ğa) goyunnarı saldı sanısın bayram ediyollar goyun çanı langır langır langır ulen harmanyerine nasıl davşınacak bu tevatür dersin emme valla yığınnar dam boyu de bobam de ha bobam ha! gün geldi; sapı sardık, amma ganlı eski, öküzün teki goca gara dana avara anam sağolsun, avsınlayvıdı da, bi de nusga yazdırmış Yakıp Hocaya ne aşırdık, ne de ha deyinşe ganlı boşaldı, bilmen kaş ganlı da getirdik sapı şükür emrine; ne çatmada beygirler döğneyebildi, ne akdarmaynan başa çıkdı akdardık, etişdi yardıma gonu-gonşu, Sedet, Topal Melit, Derviş Emmi, Goziroğlu öküzler boyundurugda, beygirler çatılı mubarekler sapın içinde gayboldu ğetdi sapda döğnerken, gırağı nemerdiyo, yazıyon her zabah erkenden bireş tepseriyo avısdos gününü yeyince gevreyo emme narasın arapatının tayıynan goca beygir, isanın içi elvermeyo gamçıya bi seneler düğeni gaçırdım da döğdüm bide horsamı alamadımda ondan berri işim ıras getmez, hayvannara meremet etmedim mi onnar da Allahın bi mahlığı avısdosun ısca(ğı)nın gözünde beygirler neyise de bahar dedi mi ekin, ardından nadas, sapıydı, harmanıydı zavallılar bi de düğende gün boyu dönüyo dön bobam dön yan bobam yan geşmiş gün beş günde, anca erdirdim harmanı ertesi ğün, gün boyu yığamadım tınazı süpürüp yığmadan daha badası devrisi ikindin geçeni bi “deniz” çıkıvımaz mı, alel-acele savırdım yabaya boş verdim atkıynan fıcıttım (y)okarıya denizyeline harşı çeci yabaladım bi kerte, bi kerte daha, şişdi golum-ganadım başolcaklayın deği(l) gene etişdiler sağolsunnar Gozir Imız, Sedet, Dervişin çocukları, Sışdı Kazım dene bi yanna, saman bi yanna keklig dıkmağı irenginde, başşak irenginde buyday, bulgurlug valla çeç bobam çeç heç bobam heç ga(y)ri Allahın emri, çec başında gecelenme mi elayak döğnemeden, ısca(ğı) yemeden sabbahınan gözerledim, çocuklar çuval aşdı göz kararı doldurdum sıraladım çuvalları iki çuval Derviş Emmiye tohumluk değişividim attık ganlıya, iki kanlıda eve eletdim sırtladığım ğibi; güpürdümünen çıkdım merdimenneri hüğdüm serpini, sıraladım hararları menevşeye, Topal Fadimeye bulgurluk değişividim goca bi ğünde deneyi, iki ğünde de anca samanı çek bobam çek at bobam at badası çocuklar süpürsün savırsın evde boş çul-çuval narasın dalgıran çitirim gibi - eriklerin vahtı geşdi göksulu armıtlar hala kekremsi benden sonuraya galmış Gucur Emmi Allah gabil etsin beygirlerinen iki de ona dönüvüdüm o sene ileşberliğin sefasını sürdüm sür bobam sür gör bobam gör görüyon mu bi “gözünü sevdiğimin ileşberliği”ni var mı gara toprakdan nimet etişdirmek gibisi bir bereket ki, bereketine bereket zümrüt yeşili, altın sarısı, gök mavısı, gün aydınnığı gönül havaslığı gör babam gör .. sür babam sür.. … ver Allahım ver /BÖLÜM SONU DİPNOTLAR gavzınmak: şiddetle aramak, ümitsizce her ihtimali değerlendirmek mefrat: şaşılası büyüklükte, atların çatılması: yan yana getirilerek birlikte hareket etmelerinin sağlanması anca : bu kadar tınaz / tınas :harmanın tanesini ve samanını ayırmak için savrulmak amacıyla yığılması hüğmek: (konik olarak) taşırarak yığmak, üstüne koymak badas: harman tınas edildikten sonra ancak süpürülerek toplanan topraklı, çöplü, samanlı taneler çitirim gibi: bir daldaki meyvenin çok ve sıklığı Göksulu: harmandan hemen sonra erip, 1-2 haftada geçen armut cinsi kekre: buruk tadlı (tadsız), ham, yenmesi hoş değil, örn. Ham armut, yenecek kısmını diş kesmez, pütürlü |
Ve;.........
Yüreğini kalemini alkışlıyorum hocam
Kalemin susmasın
___________________________________Saygılar