Beni Kim Çağırdı Bilmiyorum
beni kim çağırdı bilmiyorum
belki gerçek aşk belki yığılıp giden bir şey aslında bende inanmıyordum sevmek yaşamaya değer diyordum içimden ama beni oraya kim çağırdı bilmiyorum bir kapı olmalı posta kutusunun altı hafif karanlık ve tıkırtılar cesur dudakların kendiliğinden sürüklendiği bir ırmak gibi uçurumlardan düşme arzusu çabuk geçiyor bir çırpıda merdiven hoşçakal demeden içime çöken ağırlığın akşamı değiştirebileceğini biliyorum onun için her vakit inadına parlar yıldızlar beni kim çağırdı bilmiyorum arkadaşımın arkadaşıymış dostumu ne ona bakarken bana az ona çok bana bakarken ona çok hayır inanma bu şeytanın fısıltısı olmalı rahat ve serin sular eğilince akar unutma deyip teselli ettimsede kendimi beni oraya kim çağırdı bilmiyorum bir minibüs dolusu şen şakrak alkışlar ve bağırışlar arasında sanki bir garip Orhan veli şiirler yazar ağzımla kalabalık bir bulutun yankısına karışır üzülür şiirler yazar içimde hızlıca sevilir yol akar ağaçlar akar ve kısacak bir ürperti kıskanıp yağar yaprakların üstüne beni kim çağırdı bilmiyorum insanlık bağı mı yada rast gele bir çarpışma anı gözlerinin sürüklediği yörüngelerde bir limana yansıma duygusu sen mavi bakıyordun ben kara soluğum çıkmasa da ay senden yana diyen suflörün patavatsızlığı beni oraya kim çağırdı bilmiyorum kumsallar sırtları esmer ve beyaz kadınlar içlerinden biri birileri öpmüştü ya beni. |
“ sevmek kalın bir tünel bir kere girildi
artık anlamı yok gecenin gündüzün “ demiş ya Şair…
Çağrıya icabet etmiş şiir.
.biz yalnızlığı deneyelim...en çok bu libas yakıştı tenimize.