YOKSUN/LUK
Uzun gecelerin soluğunda, soluksuz yazıldı benim öyküm.
Katır dolusu sayfaları sırtımda taşıdım. Beyaz gül yaprağı değildi belki, yinede her birini ayaklarına serdim. Günler devriliyor, yarınlar altında ezik, Şehir çekilip gidiyor içimden. Çoğul yalnızlıklar kalabalıklaşıyor, En ağırından gidişi kuşandığında, İhalesi bana kaldı yokluğun. Anlayacağın… Zordayım! Oysa kimseden ç/almamıştım seni, Sana yürüdükçe ayaklarıma batıyordu düş kırıklarım Yolun yoluma yaklaşmadan daha, köşesinden geçiyordun ayrılığın. İkimizi toplasak bir biz etmiyordu. Kahrolsun! Bu yüzden yakışıyordu her seferinde gitmeler Benden bir şey kaldıysa, Eminim sende bilmiyorsun ne yapacağını Bende diyemeden geçemem; gece ki gözlerinin içiydi. Kayboldum! Haklısın! Düşten düşe atlayıp avuçlarında dinlenemezdim, Seviyor, sevmiyor fallarına bakamazdım, Papatyanın da bir sevdiği olduğunu aklımdan çıkaramazdım çünkü Karaladığım kağıtlardan temize çıkartamıyorum seni, Çıtı çıkmıyor suskunluğumun, Düpedüz Vedasızlık bu… Suna GÜLSOY Satırlarıma ses olan Sinan Şeker’e sonsuz teşekkürler... |