BİZİM MAHALLENİN EŞEĞİ
(Kimdir diye sorulmaması ve yorumlarda herhangi bir ismin zikredilmemesi önemle rica rica olunur. Alelade bir eşekten bahsediyorum hepsi o kadar. )
Mahallenin var bir uyuz eşeği Almış yine bir yerlerden fişeği. Terkeylemiş yatağını, döşeği. Gözünü hep imamlara dikiyor Bizim eşek bir bilseniz ne tiptir. Yazar durur sanırsın ki katiptir. Derdi zoru imam ile hatiptir. Sanırsın ki onlar modul sokuyor. Yemiş yine ayrık otu, şamama. Takmış yine hatip ile imama. Sokam dedim sokamadım hamama. Bu yüzdendir üstü fışkı kokuyor. Çok söyledim ’Bu nasıl bir iş ’ Dedim Yetti gayrı şu yakamdan düş dedim. Sopa attım, tekme vurdum, çüş dedim. Lakin yine bildiğini okuyor. Anırarak eyler feryadı, ahı Ahır sanır güzelim namazgahı. Samanlıkta kurarak hep tezgahı. Bizim eşek daima şer dokuyor Üzerine giydirsen altın kaftan. Anlamıyor kompostodan, hoşaftan. Anlamadı ne dayaktan ne laftan. Eşek işte, eşek eşek bakıyor. Üzerinden kaldırınca palanı Sanırsın ki it artığı kalanı. Atar durur martavalı, yalanı Gören sanır o bir boktan çakıyor. Haddin bilmez gider çöker sedire. Bekler durur biri saman yedire. Din-ü iman ne gezer, Hak getire. Bu sebeple imamlara takıyor. Bu eşeğin bir gün beli çökünce. Yaşlanıp da yaprakları dökünce. En nihayet nalları da dikince. Ah bir bilse imam pamuk tıkıyor. Sami der ki dostlar siz de duydunuz. Bizim eşek her pisliğe maydanoz. Velev ki onu mezara koydunuz. Yırtık dondan çıkar gibi çıkıyor. |