1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
921
Okunma
yol uzayıp gider
içtenliğin içi bilir sen gülümsersin
ne söylesem şimdi boynum kıldan ince
ne söylesem küsersin
hafif bir uyku hali
çıktı çıkacak dilimde esin
çağırmayın kokular dönerken dünyama
anlatın gözlerim kapalı anlatın bana
merak etmeyin
biliyorum sesinde yürümeyi boşluğun
bir şarkı tutturup rahatlamayı
hafif büzülerek kalbime
kendimi avutmayı
lakin sevinçli diye güller bahçemde
şimdi nereden bileceksin sen bunu
yol bayır rengarenk kuşlar konar
ırmağın ruhu durgunluğu ve hava güzel
desem de çatlasa aniden bahar
nereden bileceksin hangi yanı eksik
nereden duyacaksın
ocağın kucağı ateşten
ve senin gözlerin
bir laciverdin içinde bakır yangını
nereden bileceksin senin olmadığımı
dağın sırtına yaslanıp şarkılar söyleyen sincap
sarmaşıklar tanrının eli
eli imiş gibi rahat dinlerken gökyüzünü
mutluluğu yapraklarına ileten ağaç
duymazlıktan gelir söylediğimi
eğer başını bir kırmızıya dost olur
kör olur bende sende
çözülür elleri vadilerin
savrulur iki bedende
teklik sancım kır kapısından geçti
yumdu beyaz çitler gibi kendini
ayın dudağına yasladı başını
kandı
gül göğsünde karanlık karası çıtırtılar
aşkına yuvarlandı.
5.0
100% (10)