Yandım
Tövbe ettim tüm yanlışlara,
Böyle kahredip de gittin ya beni Kahpe kaderin alnına bir tabanca dayadım şimdi, Ya yüzümü güldürür artık, ya ömrümü alır da gider, Geçmişe ne vefam, geleceğe ne adağım kaldıysa, Her şeyi... Ama sormadan da edemiyorum işte, Böyle kahpe mi olacaktın sen? Böyle hain, böyle riyakâr,böyle yalancı... Sahi böyle yakacak mıydın fitilini ömrümün, Tüm güzel zamanlarını... Böyle olmak zorunda mıydı be hayırsız, ayrılırken? Sen ayrılmayı dahi bilmiyorsun! Ama görüyorum ki şimdi bende öğrendiğin aşkı başkalarına öğretiyorsun. Bir zamanlar ben gözlerimi aşka çevirmiş,yeminimi sadakâte vermişken, Adını sabır koymuştum. Sen umutsuz bekleyişleri ömrüme nakış etmişsin, Uykusuz sabaha varan acılı geceleri gönlüme lâyık görmüşsün meğer. Kahrettin,kahroldum düşündükçe! Böyle mi olacaktı ömrü’m? Bu kadar hain mi olacaktın? Ben seni kaç geceye,kaç güne,kaç mevsime, Ben seni oysa hangi hatıralara sordum. Suretine sarıldım,ardıma bir sen diye baktım hep. Sonunda ben yıkıldım. Bir zamanlar dizlerimde uyurdun. Şimdi sensizlikle derdest olan her gecemde haykıran acılarımı dizlerimde uyutur oldum. Uykularımı unuttum. Acıların bir özetiyim, güya yaşıyorum. Be vicdansız insan insanı kırar da,bu kadar da acıtır mı? Soğuk yastıkları yumruklattı ruhumun feryatları. Nasıl,ne zaman, neden bu kadar çok sevmişim seni? Sevgimi şimdi tabuta koyup mezara uğurladım, Son bedduasını da ömrüne adadım. Kanadım,yandım. Ece İslâmoğlu / 2014 |
son derece başarılı birikimlerinizi
gün ışığında okuyucusuyla buluşturmanız
mükemmelin üstünde .
okuyup da kutlamamak elde değil
yürekten yüreğini kutlarım
yeni paylaşımlarda buluşmak üzere
yine beklerimi
salim erben