Susuyorum
Beni nasıl tanıdığını aslında tanıyamadığını anlamaya çalışıyorum.
Kalbim dört yanından dört mevsim, dökülüp duruyor. Sessizlik derin bir vadiden kaçıp gelmiş, Sessizlik yaşlı bir dağın sırtlandığı yalnızlıktan çalınmış, Ben ruhumu, kelimeleri kayıp şiirlere gömerken yokluğunda, Düşünmez misin ki sen sessizlik beni nasıl yaralar, Anlamaz mısın ? Ve sırf seni böylesine sevdiğim için yüzüne gülümser, içimden yakınırım. Ne kadar iyiyim diyorsam hepsi yalan, Ne kadar gülümsersem, gece kendime zehredip bir o kadar ağlarım ben. Zira hayatın her köşesinden sobelemişse kaderin kara bulutları, ancak deli rüzgârda tutunacak dalı olan korunur karanlık yalnızlıktan... Bense seni düşünürüm, iç çekerim hisli hisli Derim ki, Bir hissetse ruhumdaki yangını, Bir girsem rüyalarına, Kalbinin bir köşesi sızlasa aniden, Kulaklarına sesim dolsa, beni duyduğunu sansa "Ben" fikri ısırsa aklının bir kenarından, Belki o zaman çok çok sever beni... Ama acıdan kaçılmıyor sussam susmasam da... Gününe gözümün yaşı huzursuzluk vermesin diye susuyorum.. Diyeceğim o ki bilmelisin, susuyorsam en çok senin için, Ben kendi kalbimden çoktan geçtim artık... Ece İslamoğlu /Günlük/ Fotoğraf kaynağı : Google grafikler ’suskunluk’ |
içtenlikle yazılmış anlamlı ve
akıcı dizelerinizi haz alarak okudum.
yürekten kutluyorum.
Kaleminiz bir ömür boyu yazsın ve
ilhamınız bol olsun.Tebrikler...