Gölgeli Siyah Su
içiyorum ırmağın durgun yankısından
serin gölgelerle dağların fısıltısına kulak veren uyuşmalar doluyor yavaş yavaş ciğerlerime beni bana göster ve kaybol bir köpüğün hayatı kadar narin yazgımı donduracak bir soğuk istiyorum dibin masalı göğün sevdası kapılıp kaçsam uzayan baharların koynuna nedir böyle yüz üstü uyurken toprağa daha yakın karıncaların karaladığı yüzüme karanlıklar haykıracak oldunuz inanıyordum size veya bir mucize öncesi kalbimizin aynı zamana ait olduğunu anlatmak istiyordum size sonra eşlik etti bir kırlangıç su içmeye kanadı oynadı bir anda göğe ellerimi çamura batırıp çektim sonumuz aynı olsun kavuşalım istiyorum dayan desen bekleyemem ırmağın yankısından geçiyorum taşların kırmızısı sızısı sarı panik su gölgeli siyah su ayaklarımla çiğnedim diye kıyılarını kendini anımsatıp durma bana ne kadar üşüyorum duymuyor musun yeter artık uyandır sana. |
Bazen bileklerimizden akar ya ırmaklar kırmızıdan maviye
Uyuşur bir beden en meftûn anında
En vakitsiz zamanında
Benim yüzüm diyordu rüzgâr, yüzünü yüzüme fısıldıyordu.
kulaklarımı inkar ettim de dinledim sesime değen yüzünü.
âhh o üşümek...
en çok da bilirim beklerken üşümeleri
tir tir titrerken bir yürek, sıcacık bir göz dalar da uzaklara...
uyanmak olmaz. adı uyanmasın bu düş'ün.
~~
varsın rengi siyah olsun Su’yun
akarken bembeyaz değil mi?