İpe Dizili Mandallar
döndü
evine gitti iyi tanıdığın birinin içine düşersen onun kollarını giyinip onun ağzıyla yalvar korkuyorsan öldükten sonra sen uyanıp kendine dönebilirsin yeniden uzaklaşıyor uyuşarak unutan biri gibi nedense bunu biri söylemeli ipe dizili mandallar da bütün renkler var biliyor ve hatırlıyor diye sahneler bu ben olamam saksılar kurudu hangi vakit su vermiştik kıtlık çıkmıştı da içtiğimiz suyu esirgeyip ne zamandır yağmur yağmıyordu siyah çocukların kısa boylu ağaçlardan emdikleri öze inanmıyorduk yavaş yürüyen bir tren de ağzı açık horlamalarını hiç saklamadan diğer istasyondaki satıcılara kadar yanaklarında camın soğukluğunu duydum bir ara uyanıp baktın öyle sanırım hala uyuyordun az biraz kanat esintileri hızlı akıncılar söylenip ufka karşı uçtular karışabilir miyiz denizin kirli mavisine hiç olmazsa biraz köpük beyazı beni çarçabuk karşıya götürsünler bu üzülen koku benim yalnızlığımdır ve utangaçlığım şu siyah bulutlar geçene kadar ben seni evde unutmuşum al kaçır kime diyorsam ayak olayım tıkırtısız köşe başını dön arkanda gölgen karşıdaki nalbura adresi sor neredeyim kesik parmağımı gözlerine batırıp fark ettiğin istikamet yüreğimden dökülen bir şelalenin dibi ıslanmadan geç suyu birden bire uyanır gibi. |