Şahsi Yalnızlıklarım-11
Suratına bile tükürülmeyecek insanların uğruna, ne yağmurlardan vazgeçtik...
Ben yaşadığım zamana anlam katmak isteseydim Gider sokak çocuklarıyla hayat çalışırdım Seninle hayal değil Bak; Geç kalmış çocuklarına sesleniyor anneler balkonlardan Yorgun babalar, terli çocuklar sevecekler birazdan Siyah-beyaz filmlerinden bir bu kaldı elimde zamanın Hayalin ötesinde Ve adi bir yokluğun Ayak seslerinden tanıyamıyorum artık hiç kimseyi Ve kendimi... Şiiri de, ölümü de yazan kalem aynı ağaçtan sanki! Düşlerin zamanlaması kötü bu akşam Gözlerimi kana yatırdım Kendimi büyük öldüreceğim Hayatı sevdi diye Kazanmaya çalışırken Kaybettiklerimle karşılaştım İyiydim yoksa Sigara ve çayla atlatırım sanıyordum geceyi Olmadı... Ki zaten bana; ’Hayalini kurduğun hayatın resmini çiz’ desinler Oturur sensizliğin şiirini yazarım gene Daha iki mutluluğu bir araya getirip Seni unutabilmiş değilim Benimki; Sokakların dilencileri meslek edinmesi gibi bir şey... Hâlbuki ben; İçimin güzelliği yüzüme yansır diye sevmiştim seni Kalp şeklinde çerçeveleri olur kalbi olmayanların Ve onların yapabildikleri en iyi şey; fotoğraf değiştirmektir Durmadan... Bir tebessümü yüzlerce parçaya ayırarak Sahi sen; Bir başkası elinden alır korkusuyla harcayamadın bile Aptalca kaybettin sadece beni Değil mi? ’Silahını seç’ dedin bana Kalemi aldım Ölümün kolay olmasın diye Susacağını düşünemedim! Kederden ölüme Ecel süsü verdin Ve, İyiki doğdu hayat! Yazan değil Susan kazandı Onlarca yalnız insan bağırdı ardımdan sonra ; ’O gitti’ Göz kapaklarımdan çiviledim kendimi yüzüme Toz kaçmasın diye gözlerime ayaklarından Tek başıma tüketemeyeceğim bir ömrüm var Git! Biraz da sen ziyan et beni Hadi... Ve; Ben mi senin kurbanınım? Yoksa, sen mi benim celladım? Artık karar ver... |
Ellerine ve yüregine saglık..