Caddelerde ayaza kesmiş sonbahar yalnızlığı Dudaklarımdan dökülen geçmiş zaman hikâyeleri Yapraklardan yere düşmeye hazırlanırken yağmur damlaları Tek cümlelik yıkımları işliyordum titrekliğime Ve kelimeleri üşütüyordum koynumda harf harf
Yüreğimin kan ter içinde can çekiştiği gecede Dudak kıvrımlarımda parçalanmaya yüz tutarken kelimelerim İki damla yaş bile etmeyen hezimetimle başlıyorum Enkazını toplamaya aşkın Bir tutam sevgiden uzak kalbi avutuyorum koynumda Kelimelerim diz çöküyor yalnızlığa Soluyorum gülüşlerinde tüm suratsızlığıyla bir Baykuş’un Susuşların kiracısında!
Yüreğimde biriktirirken tüm çığlıkları Avaz avaz bir küfre akıtıyor kendini kaybeden benliğim Yutuyorum ebabillerin mirası bu ağıtı çığ boyu Kayıp gözlerinin coğrafyasında zan altında bırakılırken yetimliğim Yusuf’un kanlı gömleği gibi üstüme atılıyor Firavun yürekli karanlık Gözyaşı kabuslarında yanıyor rüyalarım
Aşk denen bu işgüzar oyunda dağılıyorum
Hasretin derin bekleyişlerinde Yunus’un dizlerine çökerek Şafağın zincirlerine vurulmuş suretini düşürüyorum gönül aynalarıma Balçıktan yapılmış bedenimden cemaline kopan ezgileri Deniz kokulu bir martının kanatlarında uçuruyorum semaya
Susuyorum! Dudaklarından kalma Elif iniltileriyle Ömrüme biçtiğin gurbete
Hükmün ayrılığa vurduğu kum saatinin son zerresinde Erguvan renginin sıcaklığında dokunuyorum hasrete her lahza İçime oturunca acının en asil hali Soykırıma uğratıp siliyorum içimdeki kanlı tarihi Cinayete kurban giderken umutlarım Sanık sandalyesine oturuyorum Ve ellerimle söktüğüm yüreği delilsiz yargılıyorum
Sesi soluğu kesilmiş aşkın koynundan Dehlizlere sürülürken gece Seması çalınmış kuşlara yakıyorum kandillerimi Hiçbir ressamın tuvalinde resmetmeye cesaret edemediği ürpertiyi Habil’in damarlarından akıttığım kanla Ateş-i Nemrut’un İbrahim’ine yolluyorum Düşlerin katliam merasiminde geceye beş kala yelkovan Yüzüme bulaştırdığın bu sübyan ayrılıkla Sol yanımdaki melekleri intihar ediyorum sevdaya
Semalarında süzülemeyecek kadar yorgun bedenim Emanetçisiyim artık bahşedilmiş hayatın Bedenim karla yıkanırken ayaza kesmiş Ankara sokaklarında Giderek şiddetlenen bir acı kaplıyor göğüs kafesimin sol anahtarını Firar ediyor işlevini yitiren bedenimdeki kirli kan gözlerimden Havasız kaldığım sensizlikte An be an içime çekiyorum nikotin efkârını
Artık aydınlığı yitirilmiş kayıp kent gibiyim ufkunda sabahın Bulutların son seferi bu Gri yağmurlar yağıyor damarlarımdan Yaşamak adına bir tutanağım kalmadı resmi kayıtlarda Yurtsuzluğunda seyyah bir yalnızlığım Son gitmelerinde sevdam meçhul bir sefere
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Eyvallah/sızım şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Eyvallah/sızım şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Semalarında süzülemeyecek kadar yorgun bedenim Emanetçisiyim artık bahşedilmiş hayatın Bedenim karla yıkanırken ayaza kesmiş Ankara sokaklarında Giderek şiddetlenen bir acı kaplıyor göğüs kafesimin sol anahtarını Firar ediyor işlevini yitiren bedenimdeki kirli kan gözlerimden Havasız kaldığım sensizlikte An be an içime çekiyorum nikotin efkârını
Artık aydınlığı yitirilmiş kayıp kent gibiyim ufkunda sabahın Bulutların son seferi bu Gri yağmurlar yağıyor damarlarımdan Yaşamak adına bir tutanağım kalmadı resmi kayıtlarda Yurtsuzluğunda seyyah bir yalnızlığım Son gitmelerinde sevdam meçhul bir sefere
Artık hasretini kalemin mürekkebine bırakıp
Tükenişi bu güne Acıları yarına Seni yokluğa Umudu ölümsüzlüğe yazıyorum
bazen elini uzatsa insan, bir yıldızı tutabileceğini sanır ya da üsküdar'dan bakarken denize, dolmabahçe sarayına dokunabileceğini yağmur yağarken mesela bir elin şemsiye tutabileceğini apansız
hani hiç terk etmez sanır hani hiç gitmez hani hep kendinin sanır o kalbi hani yanılır hesapsız
sonra
kara trenler geçer güvertesine kadar gam yüklü şilepler ve bomboş otobüsler hastaneler.... uykusuz geceler
gittikçe azalır pastaların üzerindeki mumlar gittikçe üşür elleri yalnızlığın ...
Neden yağmur yağar? Çoğu ''Yağmur yağıyor''demez bile. ''Rahmet yağıyor'' der. İnsanın gözyaşlarının rahmetten bir farkı yok. Gönlü yüce olanların gözleri nemlidir...
Gökyüzüne çok güzel yerlerden baktım.Çok uzak olduğum da oldu,dibinde durduğumda... Gördüğüm tek şey;gerçekleşmeyen dileklerdi... Bir yıldızı elinize alma imkanınız olsa ve onu tutup soksanız yerin dibine,gene gerçekleşmeyecek dileklerle zorladık biz gökyüzünü... Sonra baktık olmuyor,oturduk şiir yazdık...
Ama inşallah gelenler bir daha gitmez
Şairi kutlarım.. ve sevdalı yüreğini de..
Güzel bir şiirdi
Saygımla