Vapur Seferlerinde Analiz Seansı
Suskunluğu şiire dökme saati bunlar,
Denize haykırmak bir küfür gibi. Mecazlardan kaçınarak sığınmak kelimelerin ardına, Gerçek anlamda bir güç yaratmak satırlardan. Mübalağaya baş vurmadan övünmek, Sevinmek çocuklar gibi... Oyunun en güzel yerinde zil çalmasını beklemek, Ama oyunu asla bırakmamak. Bir pas atmak dudaklarına nefesinle, Nefis bir orta çıkartmak şairliğine, Ve gole çevirmek bunu adamlığınla. Oturup izlemeli bazen kendini başka gözlerden, Yanlışları söküp atmak hayatından, Dikmek, umutları göğsüne yeniden. Kabartmak kendi hamurunu ellerinle, İşlemek kalbine yeniden kırmızı kokan sevdayı. Boğulmamak kırmızının derinliğinde, Savaşmak, karışmak kırmızıya korkmadan. Tüm siyahlara rağmen eğilmemek kıyısında hayatın, Dipçik gibi sağlam durmak ayakta. Bazen de yaralamak kendini kendi ellerinle, Cümlelerini dayamak şakaklarına. Bir nefes çekmek sigaradan ciğerlerine, Sonra demlenmek namlunun ucunda.. Yorgunluğu uyuklayarak atlatmak gerek bazen vapur koltuklarında, Ya da martılara simit atarak eğlenmek. Dolu dolu yaşamak hayatı inadına, Kendin için, unutmak için, yıkılmamak için... Rüzgar gibi akmalı zaman yolculuğunda, Bir bilet kesmeli hayaller tiyatrosuna. Ve seyretmeli çetrefilli hayatın temposunu, Yabancı kalmalı kendine ve her şeye. Durup düşünmeli, yoklama almalı anılarından, Geçenle geçmeyeni ayırmamalı aslında. Çünkü hayat senin, yaşam senin, Yok saymamalı hiçbir yaşanmışı. Acıyı da tatmalı, mutluluğa da bilmeli, Seni sen yapan her şeye saygını göstermeli. Kaybetmemeli efendiliği karakterinden, Kişiliğine yapışmalı ağır başlılık. Ve asla vazgeçmemeli yaşamaktan! Neyse vapur kıyıya yanaştı... Alican Yıldırım / Vapur Seferlerinde Analiz Seansı |