YALNIZLIK..başlangıç... anımsarım tekil cümleler bağrıma saplanır ve aklımın renksiz düşlerinde saklanır gece kanar sabrını yitirmiş zaman yokluğun en cüsseli anında çığlıklar asılır kentin yağmurlarına kimsesiz yolculuk olurum ayaklarımın zifiri sessizliğinde dağılır kaldırımların rüzgarı anımsadığım sürgünlerin bağışlanmaz aşklarına dalar gözlerim ve susarak bulutların üstümü başımı yokladığı ıslaklığı hissederim yalnızlığım konar tütün dumanından arta kalan acılığa çöker içime uykusuz korkular gece inzivaya çekilen perdelerin ardında çoğalır ve rıhtımın üzerine çöken karşı şehirde saklanırım çocuksu hayallerimle.. irili ufaklı anımsadıklarım büyür uygunsuz anıların tecrit inde aşklar sevişmeler çoğaltır gökyüzünün çıplaklığında bir tür ıhlamur kokusu salınır düş maviliğinde yorgun sözcüklerin dualarında koşar aklımın tanrısı boşluğa sarılırım iklim , söğüdün ucundaki fenerde yanar söner dahası anımsarım ilk soğuk düştüğünde kışın göğsüne sevgilinin soluksuzca öksürükler çınlattığını kentin suskunluğunda sonra bağışlanacak tüm tozlu anıları sererim cam sehpanın ülkesine her hatıra tek başına söver geçmiş zaman ki beni ayaklanır ruhsal bozukluk yönünde dönen saatler aykırı mevsimler çalar kapının hiç çalınmamış tokmağını ayrıntılar döver rutubetli odanın titreyen lambasında ruhumu ve kusurlu bir ömrün idamına toplanır ölü hayaller... sonunda bir ressam yavaşça resimler kentin kayıp düşlerini ben siyah beyaz bir şiir yazarım uykusuz bir sevgili dolaşır mektup arası sahipsizlik de kirpiklerinin ucuna dokunur zeytin karası dudaklarının arasından alkolsüz sözcükler havalanır resim şiir ve sevgili ağır bir rüya sarar aklıma anımsadığım kadar kendimi unuturum sonra ağlarım bir duvarın yosun neminde kaybolurum birden tekil kalabalıklar günaydın der aşkların yarı uyanık sabahına acıklı bir masal daha yüzünü yıkar çocukların pencere buğusunda ve anlarım ki geçen her zaman zerresi yok olmuş bir pişmanlıktır ardımda kalan..... |