ÇİĞ...küllü hayatlar savrulur bin yıllık aşklara... kimse anlamaz bariyeri geçtiğim vakit kavga çoktan büyümüş olur ve karanlık bir mavzer gelip oturur meydanın orta yerine yani hayat her daim karışık esaretler büyütüyor bende o aranan esiri oynuyorum çocukların kir pas oyunlarında palyaço neden gizlenir diye sordum dervişin birine sorduğun sorunun adamı ol öyle gel dedi..sustum.. yalnızlığın kitapların ayracı olduğu bir masalda buldum kendimi yıkık dökük olmasının dışında gizemli çekici ve anlamlı anlamsız bir durum ağıdı topraktan ince bir ip gibi geçen suyun sessizliği karışır tekil düşlerine oysa kalabalık enkazlar türer çoğu kez üzüntülü öyküsünde bulutları yarı dramatik yarı tuhaf hikayeler yağdıran bir asimilasyon olur yalnızlığın.. benden başka yalnızlık var mı bilmiyorum varsa da anlıyorum da vurdumduymaz anıma geliyor bambaşka hayaller kuruyorum gel gör ki en başta ki bariyerin ortasına düşüyor düşlerim sancısız bir kentin uykusunu özlüyorum vuruyorum kafamı kaldırımın ahşap yastığına birden ayakları kocaman bir görünmez polis tekmeliyor rüyamı fırladığım gibi gerçek üstü düşten koşarak uzaklaşıyorum hangi zamanın yolunda olduğumu bilmeden soluksuz duruyorum duvarları soğuk bir ayrılığın öncesinde ve görüyorum yüreği paramparça iki sevgilinin ters yön istikametlerini.. yokluğun dolandığı sokaklar var rihter ölçeği yüksek yıkılan hayallerin tespiti yapılacak birazdan gördüğüm kadarıyla ağar çığlıklı olanlar çoğunlukta gerisi şimdilik idare eder hayaller konumunda basık havanın enkazı ölümcül zaten birde acınası boşluklar caddelerde yarı çapında ölüm resitali yokluğun selamı varmış hasrete anlamıyorum nedir yokluğun yada hasretin bu acı verme hastalığı... ve koynumda ıhlamurlu kokular adımlayarak yaklaştığım incir reçeli bir düş kapısı alaca kelimelerden bir ev aradığım sanki yorgunum da pat diye düşecek gibiyim sevgilinin kollarına sanırım ıslak geçiyor zamanı kentin yağmur yoksa deniz, deniz yoksa dere, dere yoksa rutubet hiçbiri yoksa göz yaşı biriktirir ve ıslanır korkuluk zaman.... hiçbir şey olduğunda çoğalır bazen yaşam... |