Taşlar ve sularBiz bir rüya gördük Atları hep koşturuyorduk Rüzgârla sözleşip. Nehirlerin ait olmadığı diyarlara gittik Kırılıp bir şarkının fısıltısına Gördük taşlar sınır tanımıyor Kum yanıkları Kökü dağılmış, uğurluyor beni Duvarların sese yankısı var Ve yansıması olmayan aynalar Baktık, daha da büyüdük taşların âşık olduğu gecede Bir kaç sözcük, sırrını yağmur bilir Ayı çöle düşüren Suyu tanrılaştıran fırçam Toprak doğuruyor sancılı tohum Saçlarım yeterince uzayacak Otlar arasında. Dün ölüleri uçurduk gözlerimizle Şimdi bir ırmağa bakıyorum Taşlar ağlıyor… Aysu |
şiirin başlığını görünce önce bir irkildim, minik bir çarpılma gibi. şiirin içine girince de 'bum!'
insanın ve ırmağın bağrına bastığı taş dahi ağladığında...