Eski Rüzgarların Hatırına
ağaçlar arasında gördüğüm o yuvarlak kırmızı ne
buz altında hayat var mı var mı bilmiyorsun ki üşüyüp uykuna saklandığında dalar dalmaz kavuşan ellerimi tut bana benzerken dalar dalmaz uzaklarda başkasının elleri dalar dalmaz bir başkasının karlar ötesinden beklenilen o ışık gibi yere düşen gölgeni hatırladığında çocuklarına tepelerin ardını göster bir zamanlar senin orada yaşadığını yolları saran ağaçların şarkılarına tutunup kokusu vuran eski rüzgarların hatırına toprağı anladığını söyle göz alıcı içtenlikle yağıyor düşlerimiz erimek ve karışmak için daha derine köklerini sıcak tutan çiçeklere yalvarıyor sesimize bakarak baharlar ötüşen kuşları sever ekmeğini güneşe sunan küçük çatılarımız benim rüyama çarpar senin ayaklarına duymaman için bilmem niçin sıkılır dağıtırsın saçlarını buz üstünde yürümeyi biliyor seneler sevinçle kayan çocuklar gibi bu hüzün kime ağıtsa o yaksın ateşimizi anımsasınlar pencereyi örterken aşağıda kalabalık uğultular geçidinde ısınsın yüreğimiz ruhumuzu ısırdıkça eski bir masal. |