Varsay
kederini anımsıyor eski yılların
beynine kazılı levhanın soylu ışığı derlenmiş kentlerden artan bilgi sarayları her durumun bağrında kare küp bulmacalar çürümüş fakir halklar sürüsünün kuşlar sınıfına tabi soy ağacında uçamaz yazıyor çemberler kuyusuna atılan bağışlarla var olan yolcu boşluğun aksından akan ulu itmeler koordinatları ışık yılı tutsaklığında ham gök yüzünün ordularını kolluyor ve saydam duvarların esneyen kutsallığını var saylar boyu hayal tutkusu alem elmasının iç ziyafeti tırnağa değen haplar kaldırıyor sonsuz çekingenliğin izini hala seviyoruz sizi içimizi yontan korku uzunluğunda o el küllerinden yaratılan yeni bedenlerin buluşma ilizyonu dil ve hazzın duraklarını belirliyor evren gözlü rengarenk dumanlar pes etmek yok ey azmim rüyanın dibini bulana kadar. |