Vasi/yetim ŞiirlerŞiirin hikayesini görmek için tıklayın belki bilmez gökyüzü neden her sonbaharda yağmur döktüğünü..
ben biliyorum.. Sokakların hüzün sarkan yamaçlarından Kaçamak kalan gülüşleriyle O kız gidiyor anne O’nun şiirlerini dinleyip O’ndan kaçmak için bahaneler türetirken Tekrar en baştan seviyorum her nefretimin arasında Kızıyorum Ahmak aklımın erdiği sözlerle Zalimce vurup dilimin zehirli cümlelerini yüzüne Kırıyorum her güzel bekleyişini Kendi cehennemimi yakıp Affımı bağışladım geleceğine Affedilmedim hiç Günahkar kaldı en nihayetsiz sevdalarım Masum olduğum hiç söylenmeyecek Sevdiğim kalbimde bile hissedilmeyecek Sus be adam Us/lan diyorum Sır/lan diyorum kendime Bilinmeyecek Bir sabır kalacak Birde Sana yazdığım vasiyetim ellerinde anne Senin rahminden küçük bir çığlıkla doğan ben Her çığlığı besmeleye sarıp kundaklıyorum yüreğime Ve ben; En sevdiğimi öldürüyorum anne her gece -anlasana nefret etmeni gerektiren ne varsa sevdim git dedim git uzak olan ne varsa aklında git ne olur benden uzağa sen yoksun benim en çirkin masalımda- Çocuklar ansın adımı Bizden olmayacak çocuklar “Hain gülüşlü adam” tam burada öldü desinler Tam burada Bu şarkının en ortasında Herkesin dilindeki bir satırında İşte bak! O’na git dediği kan düşmüş gözlerin arasında. Susmuş soğukluğuyla kapanmayan aralıktan Her rüzgar bed/dua getirse de bana S/onunda bitecek u/mutsuz masalları Bir kaburga kırığı sol yanımda Hançeremde yutkunuşu Üstümden çıkan birkaç parça kağıtta yazılmışsa adı Vakit musallayı biraz geçmiştir işte Vuslatın sondur Beni Sen yıka rahmetinle anne Göz yaşınla uğurlama sakın soğuk kabre Arama sakın her sabah kapı seslerinde Gelmez umut siyah giymişse Gökyüzü anne Gökyüzü gülmüşse sevdiğimin Bil ki, Ben oradayım Orada En sevdiğimin yüreğindeki gurbette Varamadığım yolun bittiği yerde anne |
ne kadar içten...
çok saygımla...