soğ udu elleri bestekarısınKar yağıyordu. Saygı duymamıştım kendime Ayak izlerimden kendime kaçışlarım vardı ‘Kendimi’ diyordum, ‘kendimin yıkımı nasıl da benmişim meğer’ sayıklıyordum Kar üzerinde adımlarını gömüp yürüyordum Kar sahiplenmiyordu izimi Biraz sonra çok pornografik bir görüntü sergileyecekti boşluk Bir kadının meme uçları gibi, sarkan göğsünden aşağı bembeyaz taneler yağacaktı, bembeyaz takılacaktı, kar üzerinde basıp, kendine gelecekti biri. Bana hariç! Ayak izlerinden bahsediyorum sana Sen yüreğinle basamıyorsun izini, hep bir kaçış var içinde Kedilerin patileri en mahremine sokulmuşu andırıyor İzlerinde oysa naiflik… Acıtmıyor. Kar da ne güzel saçmalanırım. Ruhum kabıma sığmazken, nereden alınıyor bu yolculuğun vizesi? Parmaklarımı kırmayın, lütfen! Benim karım yok Maalesef hiç de düşünmedim kar etmeyi bir işten Saygı duymak istiyorum yalnızca Sana sevgilim Kendime duyamayacağım kadar saygı beslemek istiyorum Devşir bana sevgiden ne kaldıysa geriye Henüz kırıldı gururum, tel tel baygınım bu tebessüme Kağıdım, sözüm, kelimelerim acıyor Galip gelici ateşlere inat, özlemiyorum Bendeki talihsiz sarayların kimsesizliğiyle övünecek biri olmayacak Şölensiz şehirlerde arayıp bulacağın beni Şimdi tarihten çekiyorum Ah efendim, karda iz bırakan sefil bir bedeviyim! Bu sefer söylemekteyim, iz bırakır her kanlı seferler Ben sulhun kendisiyim Biliyorum ne ateş ürkütücü ne de buzdan tepeler Ellerimi kırmalarından korkuyorum Yüreğim dururken ’soğ uduna çalan mor çiçekler kanıyor öykülerimizin hiçbiri asil durmadı bir ot kadar toprak üzerinde tutmasınlar damarlarımı; şimdi azad olma vakti!’ |
benim aradığım-özlediğim sen şiirleri bunlar...
acıklı kategorisine mi giriyor ?
yok yok ben öyle düşünmüyorum...
ben seviyorum düşüncelerini şair, yaz sen hep böyle...
dostça hep...