Şiir Masumiyet Kokar
gözlerin limana demir atmış gemi
ben okyanus ötesi yolculuk düşü bulut yüklüsündür kimseye yağamayan yağmur, birikmiş midir? bakışlarım silahsız duvar çılgınlığı bakışların gökyüzüne dağılan binlerce güvercin iki avcunun ortasında yüzüm yüzüm yüzüne komşu ev karşı pencerelerden bakışan iki düş bir mucizenin gölgesinde soyunuyor zaman ürperiyor ten keder ağırlığından kurtulmak isteyen midir? aynı masallarla susturulmuş itirazlarız aynı labirentlerde dolanıyoruz çelişkiler yumağıyla kamburumuzu içine tıktığımız yolculuk sevdalı bavullar gibi gölgede dinleniyor özlemlerimiz bilekten omza doğru yükselen ağrı ezberletilen yanlışlarımızdan mıdır? suskunluk dağların ötesini annesinin eteğini çekiştiren çocuğu toprağa sığmayan ölümsüz aşkları düşünür titreyişimiz tenhada bağırmak isteyişimiz gökyüzü gibi dilsiz biraz sis, biraz rüzgâr dalgalara mırıldandığımız şiir midir? fısıltıya karışan isimlerimiz ödeşsin türkülerin kınalı sabrıyla serin kelimelerin düşüne takılan yangınlarımız, vahası olsun çölün fazlasıyla geciktik sonsuzluğa topuğun ağrısı geç kalmak utancını saklamaktan mıdır? ellerin ve biz dudaklarım ve biz hiç unutmadan bir halka musallat olan çileyi kaçak iki tarlanın sevişmesinden korkan generallere aldırmadan değişsin diye cüzzam tarih, topal coğrafya günün yitmediği, gecenin oymadığı birbirinin içinde çoğalan dalgalar gibi dokundukça dize gelen zaman ve bütün sesleri bitiren dilimizde ’sevmek’ lehçesi ile kutsal nedenler için sımsıkı sarılmak bu karanlık çağa ışık getirendir billûr bir zamana geçmek bu şiire en yakışan değil midir? |
kalemin önce kendisiyle hesaplaşması
kendisininde toplumun bir bireyi olduğunu hatılayarak ortak yaralarımıza dokunması...
dedim ya içsel bir sorgu ve arayış...
aşka doğru...aşktan yana...
Tebrikler şair...