sahi adın neydi seninoysa ki ne çok umutlarım vardı senden yana gözlerinden ılıman bir gün doğardı şansıma ve gülüşünle çiçekler açardı öksüz bahtıma şimdi fütursuz cümlelere kapadım dudaklarımı kelimelerin içleri boşaltıldı senden sonraya artık zil sesine sevinmiyorum çocuklar gibi ve gözlerimi sermiyorum geçtiğin yollarına yokluğun sarı bir eylül bilir misin? ey yar ve ben hazan dolu bir şehirde bir başıma karanlık caddelerden geçiyorum adım adım gözlerimde nem yüreğimde sancılarımla ve ben yokluğunla yok oldukça yeniden kalabalıklaşıyorum sana oysa ki çoktan gitmiştin sen giderken her şeyi bırakmıştın ardında çayın yarım kalmıştı terliklerin kapıda şiirlerimi tam orta yerinden vurmuştun katiliydin artık yüreğimin farkında olmadan oysa ki içtiğimiz sularda yıkamıştık aşkımızı aynı gecenin sabahına umutlanırdık masumca ki ya bir tarafımız öksüzdü bizim yada yetim ama biz acılara inat sarılırdık sevdamıza ki bilsen nasıl da severdim ah be gülüm seni yüreğini taaf etmekten yorulmazdı gönlüm asla ya şimdi ne ellerimde o nasırlı ellerinin izi kaldı nede ürkek bakışların kaldı masum bakışlarımda unuttum artık yüzünün rengini şeklini sesin çınlamıyor gecelerce kulaklarımda hatta anımsamaya çalışıyorum ama nafile sahi adın neydi senin haydi kulağıma fısılda ay/su |