Köy İlk Okulunda 3-Rüyaisdermin hinci mesela meetdiş adımızın manasını biliyosa çıra ğibi cayır cayır yandık, kurtuluş yok.. bu yıllardır böyleymiş adam adını sorarımış şükür adımız “amat” deği(l) hani “gaz” demek, “angut” demek ya mesela ben adımın manasını biliyon “peygamber adı” deycen amma ya müetdiş adımın manasını yannış biliyosa yani metdiş derse ki ibirahim peygamberin adı ne demek işde o zaman yandım.. hemi de maşala ğibi valla, bobam bunu neye belletmedi ki ya öretmene ne demeli hani biğün öretmen Bobuşun Kezbana “keziban” ne demek dedi ne bilsin gızcaz, kızardı bozardı “bilmeyon öretmenim” dedi Kezban’a “yalançı” dedi öretmenimiz o da “valla billa yalan deği(l) öretmenim adım keziban” dediydi hakır hakır gülüşdüydük.. ordan biliyoz, valla hepiciğimiz biliyoz “kezban yalançı” demek, ıramazan da “oruç” demek ya metdiş başka biliyo(r)sa, amma gel-gelelim; cavit ne demek halil ne selim ne ırafiye ne irecep ne! onnar ne bilecek adlarının ne olduğunu hemi de bilseler ne metdişin bildiği gibi değilise bildikleri hu bi keş gün bi geçse de get nalet ossun ne dayak yeyceğsek yesek de başımıza tebelleş olan hu mü(f)ettiş kabusu bi bitse ürüyalarımıza giriyo töbossun ya de(h)şet bi izdirap ilanlı guyuya düşmüşüz gibi ermanı-yonan mezaliminden galır yanı yok töbossun.. yok kelp olayın.. valla da yok talla da yok üürüyamıza girdi döyüs gün boyu tekrallatdıklarını tekralladık “çivtçi, evet, buyur, hayır, ibrahim, sedat, hayıriye” “-annadınız mı?” “-evet” “-annadınız mıııııııı?” “-evet ö(ğ)retmeniiiim” “-yaarın gör(eceği)cez bakalım” diye kafasını salladı gene sıra dayağından geşdik.. elbirlik gene bazılarına daha şiddetli oldu zabbaha gadak onun yetmediği yerde aldı metdiş kımçıyı beğenmedi, öretmene nacağınan daha böyüğünü kesdirtdi ba(h)çadan verdi vurdu gafamıza gafamıza arada bi fırsatını buldukça endirdi öretmene gafasına, gözüne, gıçına, sırtına muhtar geldi ona da ne bekçi ne candırma dinnedi zabahı zabah etdik valla herkeş ponturunu yudurttu o zabah mendil, yakalık, garalık, evödevleri hepiciği, hepiciği tam tekmil evelallah hiş kimse geş galmadı, n’olur nolmaz maazallah.. “-inşallah bir taha gelmez mü(f)etdiş” “- bobama deyen de biz de göçelim bak Turgut ıp-ıra(ha)t.. Senget’de Cöbenin Hatma Yalavaş’da “-hay müetdiş gibi gelmeden gedesice ………..” kökü kökme(ği) kesilesice olmadan gedesice sürüm sürüm sürünesice .. “-yau devlet bu mü(f)etdişi neye ğönderi(r) ki yani; sanki o bi ğünde her şey tamamlanmış mı olacak hemi de mü(f)etdişin her şeyi tastamam bildiği ne malim mersela biz de onu imtam etsek mü(f)etdiş tam puvan alabili(r) mi mü(f)etdiş her şeyi bilebili(r) mi mesela köyden kaş gişi asger, Bobuş Emmi kaç yaşında, mayışı ne zaman alıyo Deli Yakıp esgerciği ne olalak, nerde yapdı, kimlerin “Sefer görev emri” var bi evde iki goca-ğarı kim, Yakıp Hoca nereli, Sarı Mamıdın Halis nerdeydi, nere tayın oldu gerçi bunu ben de bilmeyon önemli de deği(l) emme maksat soru sormağısa de(ğil) mi? hemi de onun sorcağı çok mu önemli hayatta hankı işimize yaraycak mesela İsdambolun fet(h)ini bilemesek elimizden geri mi alacaklar.. bizim dö(v)letin işleri işdee.. doluya gorsun almaz boşa gorsun dolmaz ne demeğise..” dö(v)let bi adamı durduk yer de mi bu me(v)ki-makama getiriyo helbet vardır bi bildiği.. dö(v)letin işine garışmaya bakma hanı Nasretin Hoca bi cevizin altında sele-selpe yatıyokana aklına ğelmiş, “hey Allahım” demiş “yerdeki kabağa baak gocaman ağaşdakı cevize” demiş de başına okardan bi ceviz düşünce “Allahım sen netçeni bilisin” demiş ya devletin işine garışma bobam sen neneceen” öretmen mi yollamış ye daya(ğı) otur aşşa metdiş mi gelmiş kırk yıllık ileşberi çivtci et sen sağ, ben selamet gerisinden sana ne boba! neyise de yani valla alakası yok …” “-işi gaydı olmayan adamı ö(ğ)retmen et ver mayışı bireş torpilı olana mü(f)ettiş de olmadı ormançı” … “-torpillilere mayış ba(ğ)laca(ğı)na devletisen sen önüşlük köye bi adam gibi öğretmen yollasan ya!” çok şükür bin şükür “ya öretmen yerine mü(f)etdiş yollasaydı köye” dee(ğil) mi gene de… verilmiş sadakamız varımış adam ileşberin ettiğini dutduğunu yemeycek baksana ille ona özel bi “civtci” olacak dedik ya verilmiş sadakamız varımış ö(ğ)retmene gurban olasın varsın her yanımızı çıbartsın, cicik et etsin boba! şükür emrine” “-hepimizde bir endişe acaba “müettiş ne sorar” biz nereden bileceğiz soracaklarını ömrü hayatımızda daha önce bi mü(f)etdiş mi ğördük yenir mi, içilir mi ne boka yarar, gelmese olmaz mı.. Dövam etcek |
Öğretmen, müfettiş ve bütün devlet kurumlarında halk eri plânda, bu kopukluk yüzünden.
Bize bizi anlayan birileri gerek. Halk ta bu yüzden kendi gibi konuşanları seçiyor.
Onları yukardan seyredenleri değil. Yanlışlarını görmezden geliyor, küfür bile etse,
bu benden benim gibi sövüyo diyebiliyor.
Bu gerçekten çözülmesi zor bir düğüm.
Dilerim çözülür.
tebrikler,
gülümseyerek okudum,
bizdik..
selâmlar kardeşim..