O Kadar Çabuk Oldu ki
kendi yağmuru yalnızlıktı
yalnızlıktı kendi yağmuru balkona çıktı baktı içeri girdi ışıklar yandı söndü perde oynadı dündü bu gün değil buluşacaklardı ki yağmur yağıyordu yalnız değildi ceplerine delice sinen ellerini hatırladı bir sinemanın önüydü tabelası kopmuş ustalar vardı akşamdı dumanı bol deniz kokulu bir masaldı hiç kadın yoktu uzayan yollar kısalan çarpışan arabalar adımlar adımlar hiç bir şeysiz ara sıra bir koku bir rüzgar fani bir şey boş veya yalan çatılar kuşların gülümsemesi gülümsesinler ama hiç güneş yoktu istemiyordu ceplerim ve şiirci kendi kendine mırıldanırken anlaşılmayan sözcüklere kaşlarını büken martılar inip çıkması bir dubanın kenarında kımıldanan köpük damla tükürük veya her şey ve o eski yerde ayakları dinsin diye ağrıları ve üşümüş kulakları sağır eden uğultuyu giyindiğinde azıcık azıcık ısınacaktı balkondan bakan gözlerine. |