Mekruh Barınak//anne sar yetim ruhumu kanatlarınla, bu gece muhtacım şefkatine// ruhuma üfürülen sen değilsin çünkü sen cennetin kaçak meleğiydin zühre bir düşten kaldım yine aşkın denizde kör çocuğuyum sesine kokusuna tutuldum gezerken yüreğinin mihrabında görmek mecaz dokunmak misaldi sanki ıslak tenine aşkın gergefinde işlerken seni geceye doğuyor şiirler sancısı unutmanın celladı unutamıyorum aklımın deli yanlarında son ilmek boğazımda kalacak bitmeyen cümleler kefenleyecek beni kan sıçrayan mürekkebin yarım kalan yazgısı yarın kalmayacak çığlıklarım ölü doğuyor mahşeri yırtılmış acımın yıkılan cennet düşüyor ayaklarımın dibine sen gidiyorsun ne varsa dökülüyor ardında göz yaşlarımdan ki; vakit sarılmış bir mezar taşına hesabı sorulur sol yanımdan susuyorum nasıl derim o gitti bitmeyen işkenceler göğüs kafesimde düşümden peydahladığım masalları anlatıyorum zebanilere çalıyorlar seni kan kokan yüreğimden bir ruhumda saklısın hala onu da met cezirlere emanet ediyorum gittiğin gibi bir gün gelesin diye sensizliğe alışmak özgür kalmak öylemi yüreğimdeki pranganın diğer ucu hala aynı gökyüzünde kalbim alışkın değil iki nefeslik durmaya birini gül cemaline diğerini yokluğuna ısmarladım kızma sakın ağla(ma)dım gözlerim yüzüme vuruyor yalnızlığımı sensizlikten kan ter içinde “sabret” değişmeyen terennüm ıstırapla doğan her günün adı kaybedilmişliğin yeni siması ve senden sonra ilk defa birde yalan söyledim kendine “adam sen ölmedin ki” şiirime ses veren SEVDALİNKO’ya gönül dolusu teşekkürlerimle... |
şiirini ilk okuduğumda şairim özlem kokusu yüreğe vurması beni etkiledi...
sen gidiyorsun ne varsa dökülüyor ....
susuyorum....
kalem susmasın nicelerine takdirle...