Gözlerinin İçindeki Masal
Seninle tamamlanmamış hikayelerimiz var,
İçilmemiş bir fincan kahvenin acısı. Yaşanmalıydı seninle kırk yıllık hatrı. Yaşamalıydık. Bir fincana kırk yıl sığardı gelseydin. Yürek sıkışmalırını ertelerdik, İlk yudumda gözlerine bakardım. Bitirmezdik kahveyi, İçimizde dualar sergilenirdin ALLAH’ın huzuruna, "Ne olur bitmesin." Kırk yıl diyorum, Gözlerimi alamazdım üzerinden. Seninle yaşanmış bir acımız var, "Kırk yıllık hatrı" denize döken gidişin. Yaşamamalıydık. Birbirimizden nefret etmeden, Tükürmeden suratına, Su gibi aziz dudaklarını tadmadan, Gitmemeliydin. Gittikten sonra dudaklarım kurudu, Ölmüş düşleri yedi akbabalar. Depremi olmuş hayallerin. Yıkılan binalar altında kaldı huzur. Sana gelinliği hiç yakıştıramadım. Beyazlar içinde simsiyah bir karartı gibiydin. Öyle tatsızdı ki bakışların. Bebeklerin korktuğu öcü misali. Ben seni kimseye yakıştıramadım. Bakışlarını taşıyacak tek kişi bendim. Hazırdım oysa taşımaya. Biliyor musun Sende bir "ben" eksik. Bende bir "sen" fazla. Orta yolda buluşup "biz" olsaydık, bir fincan kahve içerdik. Kırk yıllık hatrımız olurdu. Veranda da otururdun. Gözlerinin içindeki masalı okurduk, Çocuğumuza. Yine yordum kendimi. Şiir yazdım. Okumayacağını bile bile. Lakin, Sana şiir yazmayana adam demem ben. |