Rengarenk Makaralar
kapı kapandı
sürgüsü gıcırdadı ahşap yapının divanın ucunda başım gölgem ve karanlık resim su içiyorduk ceylanların rüyasında fındık kokulu sakallarını alnıma örten ve okuduğu duanın alabildiğine uzun uykusunu göz kapaklarıma düşüren mutluluk rehavetim henüz dinmedi beş yaşından beri kuşlarını büyütüyor çatımızın zaman çukurunun en altında rüzgarların biriktirdiği otlara rağmen kımıldanan ellerini ağaçlara uzatan nazlı gezinmelerin ve ateşe üfleyen nefesin sobamızın sağ gözünde ekmektir inanmıyorsan çık dışarıya yapraklarımıza değen yağmurlara geçmişimizi hatırlat iki gözlü demir canavar karanlığın ortasında ıslak teker sesiyle ilerliyor arka zulasında babam ve çantası ve uykumuzda rengarenk makaralar kitaplardaki şehre memnun bir memur edasıyla gülümsedi üniformalı bir resimle süsledik nefesimizi tabancası ve arması babamızın sıcak sesini duyduk içimizdeki sabahın kalk borusuyla o gün bütün ormanların karnında bir sevinç güzün ılık patikalarını yüreğime kavuşturan oyuncaklarım oldu bencilce incir kokulu arabama atlayacaktım sıkılınca kaçıp gidecektim evime annem ıslak hayallerinin ertesinde nemli elbiseleriyle hasretini dindiriyordu kalbinde dağlar beyaz bulutlu dağlar kapanıvermişti üstüne derelerin sesi dudağında hıçkırık ağlıyordu boyne. |
Su olmalı.