can-ı cehennem
sıtmalı bir şehrin
titreyen tarafına denk geldik bu yüzden bastığımız topraktı gözlerimize dolan bu yüzden sarıya boyardık umutları kangren bir yaradan beklenen hayır ve Tanrı’dan gelen şer’rin terazisinde kılı kırka yararken keskin uçlu kalem etimi delip geçerdi gözleri alnından öptüğüm çetrefilli ayrılıkların yeşil kıyametler kopardı ya hani siyah çarşaflara dolanmış gökyüzünde bakir bir ateş ve kızgın bir suydu medet umduğu gariban seslenişlerin oysa biz hep aynı türküyü söyleriz sanmıştık saçlarını örerken güneş dökerken bulutların eteklerine sihirli tebessümlerini lanetli bir sancı çökerdi ayın göğsüne bu yüzden kısır kadınlar emzirirdi yıldızları memelerinden param parça hüzünler akardı bitmek tükenmek bilmeyen kabusların en kırmızı yerinden deşerdik geceyi şehri sıtma tutardı titrerdi aort damarına kadar dünya ayaklarımız alev ellerimiz buz ve tuzla buz biriktirilmiş kelimeler aklımın kuytularına düştüğün vakitlerde göğsümü yarıp gözlerini oyardım çocukluğumun ve yetim kalırdı melekler Havva’dan beridir belki ilk defa cennetten kovulurdu şeytan tekrar tekrar yasak bahçelerine girdikçe yüreğimin ansızın ta şuramda beliren sızının adını sorardım aynaya cehennem derdi gözlerim cehennem ’ki |
insan en çok kendi ateşinde yanarmış
insan en çok
kendini yakarmış’
Her şeyin bir can damarı varya işte bu şiirinde can damarı şu yukardaki bir kaç kelimedir
tabiki her insanın cenneti de cehennemi de içindedir bir insanjn içinde cehennemler kükrer
aynı yatakta yattığı hanınının haberi olmaz mutlulukta aynıdır her fert kendi cennetinide
cehenneminide ancak kendisi hisseder vel hasıl çok güzeldi yüreğine bereket kutlerım
Selamlarımla hayırlı geceler