Tenimden diyorsun binbir manşet ve üçüncü sayfa haberleri yapıştığından bu kadar siyah bu ara yaratımların fenalığında aşk en derin dondurucularda kusura bakma gözlerimde uzanmış duruyor içerlikli birkaç kefen bezi asitli içecekler sırasında dudakların da var
eter buhar olmuyor dile yapışınca müzik kesiliyor, üstüne gençkız telefonları sarı akrepler, siyahlardan daha erotik gömülüyor kılları upuzun kalorifer borularına haritada asansörsüz evler delikanlı bakışlarıyla gelenler söz taşıyor gözlerinden kaçırıyorum gözlerini gözlerimde birkaç sana ait örtbas
daha büyüğü yok, denize girdiğimde macun gibiyim korkmuyorum açılmaktan, boğulmaktan iri kanlar yudumlamakta güzel parkam içi yedi bin öteki mamalara dokunup sarhoş oluyor öykülerinde tüm yalnızlar
..
ne güzelsin sen de mesen de olur, değmese de olur heykelini dikebileceğim yer olmamalı kapalı da olsa her bir delik çağırmamalı erkekleri erkekler baharatçılar işi bırakmalı aktarlara oğulotu ezmeli dişinle dişinde kılları mazinin bir yaranın patolojisi
parmaklarıma bal sürersem abes değseydi nemine, şair uzaklara küfrediyor ben bilirim en çok hamile yangınları hiç doğmayacak özlem tutkusunu sen bilirsin benden iyi örtbas ettiğin upuzun gecelik ötekiler kıtaya çıktığından beri çiçekleri sulayanları tanımıyor yerli ahali
..
’kış atletleri giyip uzun kollu okunan tabiatın evlatlarıyla ne güzel oluyorsunuz’ diyebilmeyi ne çok arzu ederdim sen doyurmasaydın beni ilkin gemisiz denizaşırı tevratların suretleri görünürken bağıran ve sonra da yapışkan ayakların olmasaydı
terimden diyorsun ilaç belli, zamanki kıtalardan bahsediyor tüm mumları aldığın gibi eritmeli bir çocuk gibi hiç utanmadan uzanabilmeyi olmadığımdan beri sen üşüyorsun iç, kokan şerbetimi
umumi tuvalet gibi sebepler bahane oluyor yılgın sakallarım kaşınırken fark etmiyor artık korna sesleri çok garip, jübilesi yapılmamış yılların sevişgeni ellerim dersini almış kapanıyor yüzüme iri bozgunlardan memeleri sarkan Ay belgesellerden artık usanmış etleriyle bisiklet yolunda koşan kadın oluyorsun tamam biraz da yılan omurgasız sanıldığında çelik hatlarıyla zehri dilinde kokuyorlar sevgilim, dışarıda insanlar kokuyorlar en güzel sahte sularla
..
özür dilemedim gerek yok diyorsun tamam, bir gün çıkığı, hep öbür memesi bakir gecelerin çıkıp gideceği göz pınarlarına soyunuyorum kasıkları bu örten bordo atkılarda makaslar kesiyor saçları ve en hassas organları
kaldırım, asfalt, sarı ve buğu her cam bu kadar korkmamıştı kapatmaya filmi
görüyorlar bildikleri halde görmüyorlar bir jilet tüm yavşaklar için cüzdanımda sakla beni dediğimde, düşün yarınları hayra yoruyorum kör sevişleri sessizlik daha sensiz kitapların ne suçu var? ne olursun tutma, akıt beni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Laminer Aykırışlar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Laminer Aykırışlar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.