0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1256
Okunma
Tenimden diyorsun
binbir manşet ve üçüncü sayfa haberleri
yapıştığından bu kadar siyah
bu ara yaratımların fenalığında
aşk en derin dondurucularda
kusura bakma gözlerimde uzanmış duruyor
içerlikli birkaç kefen bezi
asitli içecekler sırasında dudakların da var
eter buhar olmuyor dile yapışınca
müzik kesiliyor, üstüne gençkız telefonları
sarı akrepler, siyahlardan daha erotik
gömülüyor kılları upuzun kalorifer borularına
haritada asansörsüz evler
delikanlı bakışlarıyla gelenler söz taşıyor
gözlerinden kaçırıyorum gözlerini
gözlerimde birkaç sana ait örtbas
daha büyüğü yok, denize girdiğimde macun gibiyim
korkmuyorum açılmaktan, boğulmaktan
iri kanlar yudumlamakta güzel parkam içi
yedi bin öteki mamalara dokunup
sarhoş oluyor öykülerinde tüm yalnızlar
..
ne güzelsin
sen de
mesen de olur, değmese de olur
heykelini dikebileceğim yer olmamalı
kapalı da olsa her bir delik
çağırmamalı erkekleri erkekler
baharatçılar işi bırakmalı aktarlara
oğulotu ezmeli dişinle
dişinde kılları mazinin
bir yaranın patolojisi
parmaklarıma bal sürersem abes
değseydi nemine, şair uzaklara küfrediyor
ben bilirim en çok hamile yangınları
hiç doğmayacak özlem tutkusunu
sen bilirsin benden iyi
örtbas ettiğin upuzun gecelik
ötekiler kıtaya çıktığından beri
çiçekleri sulayanları tanımıyor yerli ahali
..
’kış atletleri giyip
uzun kollu okunan tabiatın evlatlarıyla
ne güzel oluyorsunuz’
diyebilmeyi ne çok arzu ederdim
sen doyurmasaydın beni
ilkin gemisiz
denizaşırı tevratların suretleri görünürken
bağıran ve sonra da yapışkan
ayakların olmasaydı
terimden diyorsun
ilaç belli, zamanki kıtalardan bahsediyor
tüm mumları aldığın gibi eritmeli
bir çocuk gibi hiç utanmadan uzanabilmeyi
olmadığımdan beri sen üşüyorsun
iç, kokan şerbetimi
umumi tuvalet gibi sebepler bahane oluyor
yılgın sakallarım kaşınırken fark etmiyor artık
korna sesleri çok garip,
jübilesi yapılmamış yılların sevişgeni ellerim
dersini almış kapanıyor yüzüme
iri bozgunlardan memeleri sarkan Ay
belgesellerden artık usanmış etleriyle
bisiklet yolunda koşan kadın oluyorsun
tamam biraz da yılan
omurgasız sanıldığında
çelik hatlarıyla zehri dilinde
kokuyorlar sevgilim, dışarıda insanlar kokuyorlar
en güzel sahte sularla
..
özür dilemedim
gerek yok diyorsun
tamam, bir gün çıkığı, hep öbür memesi bakir gecelerin
çıkıp gideceği göz pınarlarına soyunuyorum
kasıkları bu örten bordo atkılarda
makaslar kesiyor saçları ve en hassas organları
kaldırım, asfalt, sarı ve buğu
her cam bu kadar korkmamıştı
kapatmaya filmi
görüyorlar
bildikleri halde görmüyorlar
bir jilet tüm yavşaklar için cüzdanımda
sakla beni dediğimde, düşün yarınları
hayra yoruyorum kör sevişleri
sessizlik daha sensiz
kitapların ne suçu var?
ne olursun tutma, akıt beni