Rutubet Kokuyor Yok'luğun
Yine aylardan Eylül’dü,
Yok’luğun yanında soğuğuyla odama doluyordu. Rutubet kokuyordu yok’luğun, Uzuvlarımı kesiyordu bıçak gibi soğuğu. Evliliğinden bu yana rutubet kokuyor; Yok’luğuna bulanmış gömleğim. Rutubet kokan dünyamda ben hep sana yazmak istedim şiirleri. Yok’luğuna şiir yazmak parmaklarımı kırıyor; Her satırı, Her hecesi. Yine aylardan Eylül; Yağmur sızar birazdan tuza bulanıp,yanaklarıma. Gözlerimin yağmuru sağanak. Dedim ya yok’luğun. Yok’luğun işte. Gözlerime de yaramadı. “İlerde beni anlayacaksın.” demiştin. “Yüreğim sende takılı kaldı,ilerim yok ki.” diyemedim. Küçücük bir suskunluk içime çığlık olarak düştü Söylenmemiş sözlerin çığlıkları arasında kayboluyordu huzurum. Ve boğuluyordu tüm cümlelerim; Yok’luğunun deryasında. Geçen ay Ağustos’tu. Sen evleniyordun. En sevdiğin gömleğimi yaktım o gece. Sonradan farkettim; Rutubet ten’ime bulaşmış, Yok’luğun bir ömür ten’ime. |