KARANFİL
/Bin gerçeği örter de bir yalan
En gerçeği neden kabullenmiyor insan/ Soldu yüreğimde boy veren karanfil Sustu gözlerin Gözlerinki Yusuf kuyusu Müebbet karanlık Ve ötesi ölüm, ötesi kan uykusu ,ötesi soğuk Zifir gecelere gebe gönlüm Katıksız acılara Sonu olmayan sevdalara Sonum olan yalnızlıklara Dur be adam dur be gönlüm Şımartma sancıları gülmesin yüzü Aştık yüceleri de geçemedik düzü Kalakaldım mahpus damlarında Yusuf misali Yırttı Züleyha’m sırtımdaki ateşten gömleği Gülistana köz düştü bülbüle figan Ardına göz yumdu giderken karanfil Bir şeytani nefes çekti içine Gözlerine yürüdü kan Tükürdü toprağıma lanetini Aşk ülkesi sefil aşıklar perişan Batmayan güneşken Yoksun şimdi Yokluğuna nasıl dayansın bu can Yad ellerde solacaksın ey karanfil Belki bir ulu dağ başı Kim bilir neşeli bir sahil Mezarın olacak Hayat verirken bu semanın adamlarına Secde eder gibi inanmıştım Dudaklarından dökülen yapmacık çiçeklere Geceden kopan yalancı şafakmışsın Aşk postuna bürünmüş Masum küçücük bir yalanmışsın Solmadan yürü gönlüme efsunlu karanfil Eylül sarmadan yapraklarını Düş yüreğimdeki berrak suya Keskin çeliğe dayanır da suratsız kaya Dayanır mı aşka aşkla koşan bu İsmail |