Kırık Notlar XIVBiliyor musun? Her şey daha önceden yaşanmış gibi Sanki bu acılar bizim değil... I. Felsefe yapmanın tam da zamanı diyerek Nergis kokularını toplayan çocuğa -Ya çiçek kokuları olmasaydı?- Diyordum. Unutmak göreceli bir şey kardeş. İkindi ezanında naftalin kokulu Teyzelerin söylediği gibi. Allah korusun! Kazadan Ve beladan. II. Her ölümün bir yeri Bir zamanı olmalı. (Öyle ya!..) Tuhaf... Pratikte hiç merhametli değilsiniz. Gül kokulu halıya dağılan tespih Ve daha doğrusu Israrla boynunuzda ağlayan şu tülbent... Çam kovuğunda sakladığım Bir çift gözü alıp öpüyorum ben de Sakaların yavruları ile beraber uyuduğu... III. Islık çalamayan çocuklar Ve boyuna topu direkten dönen... Tam önüme düştü sevinciniz. Öptüm başıma koydum sonra (Nimettir.) Yüksek taş üzerine koydum. Kader dediğin kardeş... Bildiğin gibi değil. IV. Eski kış masallarından kim kaldı? Acımız böyle yazılsın (Bari!..) Serçeleri ürkütmemek için. Evden eve upuzun bir göç ki Gözyaşlarımızı toplaya toplaya... Hani Şubat’tı ve Kar çığlık olmuştu Bembeyaz... Duvardan gökyüzüne (Canım...) Sarmaşıklar büyüyordu. kıyıdaki adam |
Ve boyuna topu direkten dönen...
Tam önüme düştü sevinciniz.
Öptüm başıma koydum sonra
(Nimettir.)
Yüksek taş üzerine koydum."
...
Bu nasıl bir teşbih ve nasıl bir imgeleme !
Çok güzel yazan her şairin yaptığını yaptınız; içime ferah sular serptiniz siz...
Sonsuz saygım ve hayranlığımla...